Wednesday 30 September 2020

Kanal İstanbul anketinde Erdoğan’a soğuk duş

İBB’nin “Kanal İstanbul Değerlendirme Araştırması” başlığıyla ve 606 bin 317 yurttaşın katılımıyla düzenlediği Kanal İstanbul Anketi’nden yüzde 64,2’yle “hayır” çıktı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla İstanbul’da yapılacak Kanal İstanbul Projesi’yle ilgili anket düzenlendi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Kanal İstanbul Anketi’ne 606 bin 317 kişi katıldı. Kanal İstanbul Projesi’ne yurttaşların yüzde 64,2’si karşı çıkarken, yüzde 34,1’i de projeyi destekledi. “Fark etmez” diyenlerin oranı yüzde 1,7’de kaldı.
YÜZDE 63,2 FAYDALI BULMUYOR, YÜZDE 67,Ü1 ACİL DEĞİL DİYOR

ANKA’nın aktardığına göre, ankete katılanların, yüzde 63,2’si ‘faydalı olmayacağını’, yüzde 67,1’i ‘İstanbul’un acil sorunlarından biri olmadığını’ belirtti. Yüzde 18,9 ‘deprem’, yüzde 19 ‘susuzluk’ riskini artıracağını aktarırken, yüzde 15,2 ‘Boğazlar Antlaşması’nı ihlal edeceğini’, yüzde 13,6 ‘olumsuz etkisi olmayacağı’ görüşünde.

Kanal İstanbul’a harcanacak 100 milyar lira ile ‘İstanbul’un depreme dayanıksız yapı stokunun yenilenmesini’ isteyenlerin oranı yüzde 39 olurken, “İstanbul’un başka sorunlarına öncelik verilmeli” diyenlerin oranı yüzde 22,7.

Katılımcıların yüzde 33,6 ‘kanalın gerekli olduğunu’ kaydederken, Kanal İstanbul’a yüzde 26,9’u ‘arsa spekülatörlerinin’, yüzde 17’sı ‘yabancı finans çevrelerinin; yüzde 14,1’i ‘ihale alacak şirketlerin, yüzde 4,3 ‘plaza projesi yükselecek’ olanların, yüzde 35 ise ‘İstanbul halkının ihtiyacı olacağını’ belirtti.

Kanal İstanbul Anketi’nde sorulan sorular ve verilen cevaplar şöyle:

1-Kanal İstanbul Projesinin İstanbul’a faydalı olacağını düşünüyor musunuz?

606 bin 291 kişi cevapladı; ‘yüzde 36,8 evet, yüzde 63,2 hayır’ dedi.

2-Kanal İstanbul Projesinin İstanbul’a ne gibi olumsuz etkileri olacağını düşünüyorsunuz?

Toplam cevap sayısı 1 milyon 474 bin 936 oldu. ‘Deprem riskini artırması yüzde 18,9; susuzluk riskini artırması yüzde 19; Boğazlar Antlaşmasının ihlal edilmesi yüzde 15,2; tarihi yapının bozulması yüzde 17,4; trafikte dayanılmaz artış yüzde 13,6; olumsuz etkisi olacağını düşünmüyorum yüzde 15,3’ olarak işaretlendi.

Kanal İstanbul Anketi’nde sorulan sorular ve verilen cevaplar şöyle:

1-Kanal İstanbul Projesinin İstanbul’a faydalı olacağını düşünüyor musunuz?

606 bin 291 kişi cevapladı; ‘yüzde 36,8 evet, yüzde 63,2 hayır’ dedi.

Kanal İstanbul Projesinin İstanbul’a ne gibi olumsuz etkileri olacağını düşünüyorsunuz?

Toplam cevap sayısı 1 milyon 474 bin 936 oldu. ‘Deprem riskini artırması yüzde 18,9; susuzluk riskini artırması yüzde 19; Boğazlar Antlaşmasının ihlal edilmesi yüzde 15,2; tarihi yapının bozulması yüzde 17,4; trafikte dayanılmaz artış yüzde 13,6; olumsuz etkisi olacağını düşünmüyorum yüzde 15,3’ olarak işaretlendi

Sizce Kanal İstanbul’un yapılması, İstanbul’un acilen çözülmesi gereken sorunlarından biri midir?

578 bin 144 cevabın, ‘yüzde 32,9’si evet, yüzde 67,1’i hayır’ oldu.

4-Kanal İstanbul projesine harcanacak olan 100 milyar lira ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Bu soruyu 571 bin 920 kişi cevapladı. ‘Yüzde 22,7’si İstanbul’un başka sorunlarına öncelik verilmeli; yüzde 39’u İstanbul’un depreme dayanıksız yapı stoku sorunu çözülmeli; yüzde 4,7’si İstanbul’un okul sorunu çözülmeli; yüzde 33,6’sı ise Kanal İstanbul gereklidir yapılmalı’ dedi.

Azerbaycan-Ermenistan çatışması İstanbul Ermenileri üzerindeki endişe ve korkuyu yansıtıyor

Erdoğan gerekirse 100 bin Ermeni vatandaşını sınır dışı edebiliriz dedi
Pazar sabahı Azerbaycan ile Ermenistan arasında başlayan çatışmalar, iki gün önce İstanbul Ermeni Patrikhanesi önünde özellikle Türk vatandaşlarının toplanmasının ardından kent Ermenileri arasında bir tedirginlik halinin hakim olmasıyla birlikte İstanbullu Ermenileri gölgede bıraktı.

Uzmanlar, sosyal medya aracılığıyla Azerbaycan-Ermenistan çatışması haberlerinin Türkiye'deki Ermenileri hedef alarak ve onları nefret söylemine maruz bırakarak bu çatışmaya taraf gibi göründüğüne inanıyor.
Vakıf Hrant Dink tarafından hazırlanan ve "Al-Arabiya ..Net, bundan bir hafta önce Türk medyası üzerinden 2019'da en çok nefret söylemine en savunmasız grupların Ermeniler olduğunu doğruladı ve Ermenilere saldırgan konuşmalarla maruz kalan ve nefret söylemi olarak sınıflandırılan basın materyallerinin sayısı 803 basın malzemesine ulaştı.

Avukata göre, eski milletvekili Selena Doğan, “Azınlık toplulukları geçmişte kaygı içinde yaşadılar”, “nefret söyleminin cezalandırılmadığı hukuk sisteminde toplum üyeleri kendilerini korumadıklarını hissediyorlar” dedi. Türk BBC'de Başbakan, 2010Ülkedeki 100.000 Ermeni vatandaşıyla ilgili, gerekirse onları sınır dışına çıkarabiliriz dedi.Ve Doğan, DUVAR gazetesine yaptığı açıklamada, "Maalesef, bölgeyle ilgili uluslararası medyada yayınlanan haberleri görmezden geldiği için, hükümetin çoğunluğunun ve muhalefetin şu anki tepkisi mükemmel bir tutkulu tepkidir. Hükümetin tepkiyi kışkırtmaya çalıştığını biliyoruz." Milli, Ayasofya'daki gelişmeler gibi çeşitli girişimlerleVe Akdeniz'de bir süredir yaşadığımız ekonomik gelişmeler nedeniyle ve şimdi Kafkasya zamanı geldi, ancak siyasi aktörler güçlerini korumak için tüm insani değerleri görmezden geliyorlar, bu konu medya ve ellerindeki yargı aracılığıyla daha kolay manipüle edildi İç politikalar
Buna karşılık Ermenistanlı gazeteci Vardohi Balyan, 2013'ten beri İstanbul'da yaşıyor ve "burayı kendi evi olarak görüyor", Dağlık Karabağ'daki çatışmayı bölgede barış isteyen ve bunun için çalışanlar için derin bir üzüntü kaynağı olarak görüyor. "

Türk-Ermeni ilişkilerini yeniden tesis etme, farklılıklara çözüm bulma ve alternatif bir hafıza oluşturma alanında faaliyet gösteren gazeteci, "Ermenistan'da büyüyen bir insan olarak Dağlık Karabağ'daki çatışmalara alışıyoruz çünkü ateşkes olsa bile bu bölgede hiç durmuyorlar. Ne zaman patlayacağını bilmediğin bir mayın tarlası gibi. "

Palyan, son çatışmanın birçok yönden farklı olduğuna inanıyor, “Farklı yönlerden biri Türkiye'nin önyargılı ve kışkırtıcı tutumu. Üç gün önce komşu Ermenistan ve Ermenilere yönelik nefret hem devlet yetkilileri hem de sosyal medya kullanıcıları tarafından yayıldı ve bu da doğal olarak kimleri endişelendiriyor? Balyan'a göre İstanbul'da yaşıyorlar.Kendini evim saydığım şehir olan onu sevdiğim için yaşamaya karar verdiğim şehirde güvensiz hissetmeye başladığını vurguladı. Türkiye'de yaşayan Ermenilere sosyal medyadaki provokasyonlar nedeniyle somut saldırılar gördük. Geçtiğimiz Temmuz ayında bir Ermeni ailesine yönelik saldırılar gördük. Kumkapı (İstanbul'da bir mahalle) ne olursa olsunSonuçlar, kartopu gibi büyüyen kışkırtıcı açıklamalar, güvenliğim için endişeler uyandırıyor.
.

Monday 28 September 2020

Türk lirası eriyor: ‏dolar ‎7.79 ‏TL’yi aştı, ‏euro yeniden ‎9 ‏TL’nin üzerinde

Gece saatlerinde illikit piyasada yeni zirve olan 7.8’e yükseldikten sonra 7.66-7.67 seviyelerinde dengelenen dolar/TL, piyasaların açılmasıyla 7.77’nin üzerine tırmandı. Euro/TL ise 9.03’e ulaştı

Geçen haftanın ikinci yarısında Merkez Bankası’nın faiz indirimi ve BDDK’nın swap adımlarıyla 7.51’e kadar gerileyen dolar/TL, haftanın ilk saatlerinde 7.8’in üzerini gördü. İllikit piyasada yaşanan hareketlilik sonrası, sabah saatlerinde kur 7.67-7.68 düzeyinde geriledi.

Ancak piyasalarda işlemlerin başlamasıyla birlikte kur yeniden hareketlendi ve 7.75’in üzerine kadar tırmandı. Gece yarısı yaşanan yükselişte dolar/TL, 7.8569’u gördü.

Dünya gazetesinin aktardığına göre dolar/TL ile benzer grafiği çizen euro/TL de gece yarısı 9.12 ‘nin üzerini gördükten sonra bu sabah 9.02’ler düzeyinde.

Saat 11.00 itibarıyla dolar/TL 7,7520’den euro/TL ise 9.0220’den el değiştiriyor. Güne yatay bir başlangıç yapan Borsa İstanbul, aynı dakikalara yüzde 0.12 artışla 1.122 puandan işlem görüyor.


90 ‏milyon liralık bir hapishane ‎... ‏Türk muhalifler bağırıyor

Hapishane 64 bin metrekarelik bir alan üzerine inşa edildi ve toplam 1.260 mahkumu barındırması planlanıyor

90 milyon dolarlık bir maliyetle ve göl manzarasıyla, bir Türk devletinde hapishane inşaatı ülkede tartışmalara yol açtı.

Muhalefet siyasetçileri, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, hükümet yetkililerinin "yatırım" olarak nitelendirdiği doğu eyaleti Van'da göle bakan 90 milyon liralık bir hapishane inşa edilmesini eleştirirken, muhalefet bölgenin daha acil ihtiyaçları olduğunu söyledi. Hapishanelerden yüzlerce hapishane inşa edildiğini belirtenZaten son yıllarda Türkiye'de.Buna karşılık, devletin muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi başkanı Muhammed Kuroksu, hapishanenin inşası için büyük bütçeyi eleştirerek, bu fonların bölgenin gerçek ihtiyaçlarını karşılamaya yönlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Yetkili, "90 milyon liraya otoyollar, otobüs durakları, stadyumlar veya fabrikalar inşa edebilirdiniz. Hükümet hapishane inşa ederken onlarca yıllık vesayet sorunları çözülmeden kalırsa söyleyecek sözüm yok.

166 4 yıldan fazla hapis

Bu arada Kürt yanlısı Halkların Demokratik Partisi (HDP) temsilcisi Moaz Orhan, son dört yılda Türkiye'de yaklaşık 166 hapishane inşa edildiğini ve 48 hapishane inşaatı projesinin beklemede olduğunu belirtti.

Orhan'a göre Türkiye açık bir Türkiye haline geldi ve sözlerine şöyle devam etti: "Bu ülkenin insanlarının eşitliğe, demokrasiye ve özgürlüğe ihtiyacı var."

Ayrıca milletvekili, AKP iktidarının asıl niyetinin sorunları çözmek değil cezalandırmak olduğunu, cezaevlerinin Kürt halkına ve siyasetçilere yönelik bir baskı aracı olarak kullanıldığını ortaya koydu.


Sunday 27 September 2020

Serbest bırakılan avukatlar yeniden gözaltında


Türkiye’nin dört bir yanında avukatlara yönelik yapılan operasyon kapsamında adli kontrol şartıyla serbest bırakılan 60 avukat, savcının talebi sonrası yeniden gözaltına alındı. Avukatlar tutukluluğa sevk edildiler.

SUÇLARI MAZLUMLARIN DAVALARINA BAKMAK
Avukatlar, 15 Temmuz’dan sonra Cemaat operasyonları kapsamında tutuklananlara avukatlık yapmakla suçlanıyor. Ayrıca avukatların bazı tutuklu sanıklardan ücret almadıkları, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen kişileri vazgeçirmeye çalıştıkları savcılık tarafından suç olarak nitelendirildi.


BOLD – 15 Temmuz’dan sonra cemaat operasyonları kapsamında tutuklananların savunmasını üstelenen avukatlara yönelik operasyonlarda adli kontrol şartıyla bırakılan 60 avukat, yeniden gözaltına alındı. HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, yapılan bu keyfi

Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan avukatlara yönelik tutuklamaları HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu duyurdu. Sosyal medya hesabından konuyla ilgili açıklama yapan Gergerlioğlu, “Tutuklamaya doyamıyorlar!!! Gözaltına alınan 60 avukattan adli kontrol şartı ile serbest bırakılanlar savcılığın itirazı üzerine yeniden gözaltına alındı ve tutukluluğa sevk edildiler. Zulme muhalifsen hangi kesimden olursan ol zalimin hedefindesin! Adalet istiyoruz, adalet!” dedi.

 SUÇLARI MAZLUMLARIN DAVALARINA BAKMAK

Avukatlar, 15 Temmuz’dan sonra Cemaat operasyonları kapsamında tutuklananlara avukatlık yapmakla suçlanıyor. Ayrıca avukatların bazı tutuklu sanıklardan ücret almadıkları, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen kişileri vazgeçirmeye çalıştıkları savcılık tarafından suç olarak nitelendirildi.

Eski AKP'li vekilden çok konuşulacak itiraf

Eski AKP'li vekilden çok konuşulacak itiraf: Çocuklarımın yüzüne bakamıyordum.

Ali Babacan'ın genel başkanlığını yaptığı DEVA Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, AKP ile siyaset yaptığı döneme ilişkin konuştu. Yaşanan haksızlık ve hukuksuzlukların kendisi için dayanılmaz boyutlara ulaştığını ifade eden Yeneroğlu, AKP'den çocuklarının yüzüne bakabilmek için ayrıldığını söyledi.

"Mesele namazdan sonra dua ettiğinizde kendinizle barışık bir şekilde Allah'a yalvarabiliyor musunuz" diyen Yeneroğlu, "AK Parti'de siyaset yaparken çocuklarınızın yüzüne utanmadan bakamıyor muydunuz?" sorusuna, "Son bir yılda bakamıyordum" diye yanıt verdi.

Adem Özkese'nin Youtube kanalına konuk olan Yeneroğlu, AKP ile yollarını ayırma nedenini anlattı. Yeneroğlu, sözlerinin devamında şunları kaydetti:

“KENDİ ZİHİN DÜNYASINDA HUKUK DIŞINDA BAŞKA KATEGORİLER VAR”

"2016'da şunu gördüm bir kere yurt dışında yaşıyorsunuz. İdealleştirerek bakıyorsunuz. Romantik bir bakış açısı var Türkiye'ye. Türkiye'nin gerçekleriyle hemhal değilsiniz. Meseleleri tam olarak bilmiyorsunuz. Ama Türkiye'ye geldikten sonra pratik eleştiriler, dışlanan birçok kesimle görüştüm. Azınlıklarla iletişim kurdum. Ve baktım ki bu insanların önemli bir bölümü hadlerini bilmeleri gereken toplumsal sınıflara bölünmüş. Ve bu adeta genlerine işlemiş. Biz de o gülücükler, o görünen hoş ortam gerçeği yansıtmıyor.

Şimdi 2016'da bu süreçte baktım ki hukukla alakası olmayan o kadar büyük haksızlıklar yapılabiliyor ki. Elbette Sayın Erdoğan'a bunları anlatıyordum. İlk başta anlayışla karşılayabileceğini düşünüyordum. Meselelere kendi açımdan çok naif yaklaşıyordum. Ama zamanla gördüm ki toplumu kutuplaştırmaya matuf ve kendi zihin dünyasında hukuk dışında başka kategoriler var. Ben bunları düşman hukuku diye kelimelendiriyorum. Toplum da bu şekilde liderin bu yönlendirmeleri doğrultusunda, çünkü basın tamamen ellerinde. Kamuoyu nasıl isteniyorsa öyle gösteriyor, diğerleri de korkuyor zaten."





AKP'liler laf cambazlığında, algı yaratmakta profesyonelleri suya götürüp susuz getirirler. FETÖ itirafları yapan AKP'lilere ağabeyleri, ustaları Bülent Arınç da katıldı.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi, AKP kurucusu, Başbakan eski Yardımcısı Av. Bülent Arınç, Haber Global canlı yayınında Jülide Ateş'le 40 dakika programında çarpıcı itiraflar yaptı.

Bunların karanlık yüzlerini maalesef çoğumuz göremedik. Masum değiliz hiçbirimiz."

FETÖ'nün karanlık yüzünü, Ceviz Kabuğu programına çıkardığı Gülen Cemaati itirafçıları ile Hulki Cevizoğlu ortaya koydu. Arabasına bomba konuldu. Faili meçhul kaldı…

Hulki Cevizoğlu, Yavuz Selim Demirağ, Zübeyir Kındıra, FETÖ'nün karanlık yüzünü anlatan kitaplar ve köşe yazıları yayınladılar.

Necip Hablemitoğlu suikastı da ders olmadı mı?



Saturday 26 September 2020

Bakan Berat Albayrak ve ailesine hakaret eden şüpheliye ‎6 ‏yıl hapis istemi.


Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile ailesine yönelik hakaret içeren paylaşımlar yaptığı gerekçesiyle çıkarıldığı hakimlikçe tutuklanan şüpheli Mehmet Fatih K.’nın soruşturması tamamlandı. Savcılık tarafından konuyla ilgili iki ayrı iddianame hazırlandı. İddianamede, şüphelinin iki ayrı suçtan 6 yıla kadar hapsi talep edildi.
Bakan Berat Albayrak ve ailesine hakaret eden şüpheliye 6 yıl hapis istemi

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın, eşi Esra Albayrak'ın doğum yapması dolayısıyla Twitter'daki paylaşımına hakaret içerikli yorum yapan tutuklı şüpheli Mehmet Fatih K.'nın soruşturmasına devam edildi.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILI RESMEN SORUŞTURMA BAŞLATMIŞTI

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, eşi Esra Albayrak'ın doğum yapması dolayısıyla Twitter'da, 'Rabbimize şükürler olsun, bu gece 4'üncü evladımız Hamza Salih ailemize, dünyamıza sefalar getirdi. Sevgili eşim Esra'ya bize bu mutluluğu yeniden yaşattığı için sevgi ve minnetlerimi sunuyorum. Dualarınızı bekleriz' şeklinde paylaşım yapmıştı.

Bakan Albayrak'ın paylaşım yapmasının ardından Albayrak ve ailesi hakkında hakaret içerikli yorumlarda bulunan kişilere yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca resmen soruşturma başlatılmıştı.

Savcılıkça hazırlanan iki ayrı iddianamede, şüphelinin iki ayrı suçtan 6 yıla kadar hapsi talep edildi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, eşi Esra Albayrak'ın doğum yapması dolayısıyla Twitter'da, 'Rabbimize şükürler olsun, bu gece 4'üncü evladımız Hamza Salih ailemize, dünyamıza sefalar getirdi. Sevgili eşim Esra'ya bize bu mutluluğu yeniden yaşattığı için sevgi ve minnetlerimi sunuyorum. Dualarınızı bekleriz' şeklinde paylaşım yapmıştı. Bakan Albayrak'ın paylaşım yapmasının ardından Albayrak ve ailesi hakkında hakaret içerikli yorumlarda bulunan kişilere yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatılmıştı. Savcılıkça yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul'da ikamet ettiği tespit edilen 8 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmiş, gözaltına alınan şüphelilerden 2'si emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edilmişti. Savcılığa çıkarılan şüphelilerden 1'i tutuklama, 1'i ise adli kontrol talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti. Nöbetçi sulh ceza hakimliğine çıkarılan şüpheli Mehmet Fatih K., tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. "Bütün paylaşımlarımdan pişmanım" İfadesinde Twitter hesabının kendisine ait olduğunu belirten şüpheli Mehmet Fatih K., "Bu hesabı sadece ben kullanmaktayım. Şifremi benden başka bilen kimse yoktur. İçinde bulunduğumuz dönemde Kamu Personeli Seçme Sınavı'na çalışmaktaydım. Arada sırada Twitter'a girdiğimde gündemi takip ediyordum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dair şahsi bir problemim yoktur.

ABD Türkiye Büyükelçisi: ‏İlaç şirketleri Türkiye’ye satışı durdurabilir.

ABD`nin Ankara Büyükelçisi David M. Satterfield, Türkiye'nin ABD'li ilaç şirketlerine borcunu ödememesi durumunda şirketlerin Türkiye'ye ilaç satmayı durdurabileceğini açıkladı.

Reuters'ın aktardığı habere göre Satterfield, Türkiye'deki devlet hastanelerinin yabancı ilaç şirketlerine borcunun bir yıl içinde 230 milyon dolardan 2,3 milyar dolara çıktığını söyledi ve şirketlerin böyle devam etmek istemeyebileceğini, bunun da Türkiye'nin çıkarına olmayacağını ekledi.

Bir yıl önce ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross'un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile görüşmesinde bu sorunun çözüleceğine dair söz verildiğini aktaran Satterfield, Türkiye'nin ilaç şirketlerini bazı alacaklarından vazgeçmeye ikna etmeye çalıştığını söyledi.

ABD'li Büyükelçisi: Türkiye'nin ilaç borcu 2.3 milyar dolara yükseldi, şirketler satışı durdurabilir

Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield, devlet hastanelerinin ABD'li ilaç firmalarına 2,3 milyar dolar borcu olduğunu ve bu meblağın ödenmemesi halinde Türkiye piyasasından çekilmeyi düşündüklerini söyledi.

Satterfield, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ile ABD Ticaret Odası tarafından düzenlenen 38'inci Amerikan-Türk Konferansı'na video konferans yöntemiyle katıldı.

ABD'li büyükelçi burada yaptığı konuşmada, Türkiye'deki devlet hastanelerinin ABD'li ilaç firmalarına olan borcunun 230 milyon dolardan 2,3 milyar dolara yükseldiğini hatırlattı.

Ticaret Bakanı Wilbur Ross'un meseleyi geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'la görüştüğünü belirterek ödemelerin ivedilikle yapılmasına için düzenleme yapılacağına dair kendisine güvence verildiğini kaydetti.

ABD`nin Ankara Büyükelçisi: Türkiye ABD'li ilaç şirketlerine borcunu ödemiyor, şirketler satışı durdurabilir.

Satterfield, bir yıl aranın ardından alacaklı şirketlerden önemli miktarda borç indirimini kabul etmelerinin istendiğini belirterek, söz konusu borcun ödenmemesi veya ödemelerde kesinti olması halinde bunun sonuçlarının olacağını ifade etti.

Büyükelçi Satterfield, ABD'li ilaç firmalarına atıfla, "Şirketler Türkiye'den ayrılmayı ya da Türkiye piyasasında risk düşürmeyi düşünecek ki bu da Türkiye'nin çıkarlarına hizmet eden bir yön değil." ifadesini kullandı.

Reuters'ın haberine göre iki NATO müttefiki ülke arasındaki ticaret hacmi geçen yıl 21 milyar dolar iken Ankara ve Washington bunu 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.

Ancak Türkiye ABD hattında, çelik ürünlere getirilen tarifeler, Ankara'nın Rusya'dan hava savunma sistemi alması ve Washington'ın Türkiye'yi F-35 programından çıkarması gibi bazı sorunlar bulunuyor.

Konuşmasında S-400 ve F-35 konusuna da temas eden ABD’li Büyükelçi, siyasi sorunların çözümü konusunda hem kendilerinin hem de Türk yetkililerin çaba gösterdiğini ve diyalog zemininin güçlü şekilde korunduğunu ifade etti.

Sosyal medya yasasına tepki

Büyükelçi David Satterfield, geçen temmuz ayında Türkiye'de yürürlüğe giren sosyal medya yasasını da eleştirdi.

"Sosyal medya şirketlerine tüketici verilerini Türkiye'de depolamayı zorunlu kılan bir siyaset, doğası gereği pürüzlü bir oyun alanı yaratabilir." diyen Büyükelçi Satterfield, bu durumun nihayetinde ABD menşeli kuruluşları Türkiye piyasasından çekilmeye zorlayabileceğini sözlerine ekledi.

Thursday 24 September 2020

NATO, ‏Türkiye'yi ‎"askeri anlaşmaya" ‏bağlayarak başarılı olacak mı?

NATO, Yunanistan ile Türkiye arasındaki askeri müzakerelerde kaydedilen ilerlemeye övgüde bulundu, ancak Türkiye'nin göçmen kartını Avrupa için bir şantaj olarak kullanması ve Türkiye'nin müzakereler sırasında ek talepler getirme olasılığı ile ilgili endişeler devam ediyor.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Çarşamba günü yaptığı açıklamada, enerji kaynakları konusunda bir denizcilik anlaşmazlığının ortasında gerilime tanıklık eden Doğu Akdeniz'de çatışmaları önlemeyi amaçlayan Yunan-Türk askeri müzakerelerinde "iyi ilerleme" kaydedildiğini söyledi.

NATO başkanı Jens Stoltenberg, her iki tarafın da askeri yetkililerinin kaza sonucu meydana gelen hava veya deniz çatışmalarını önlemeyi amaçlayan bir "çatışma çözüm mekanizması" üzerinde anlaşmaya varmak amacıyla NATO karargahında altı toplantı düzenlediklerini açıkladı.

Son aylarda, tartışmalı sularda gaz arama konusundaki çatışma, iki NATO üyesinin askeri manevralar yapması ve belki de kazara olası bir çatışma korkusunu artırmasıyla gerginliği tırmandırdı.
Erdoğan'ın saldırgan davranışına karşı Avrupa'nın öfkesi artıyor ..Yunanistan, Milli Güvenlik Konseyi'ni acil bir toplantıya çağırıyor ... ve Ankara'nın Doğu Akdeniz'deki operasyonlarına karşı Avrupa'dan harekete geçmesini talep ediyor ... ve Kıbrıs: Türk anket çalışmaları, haklarımızın ciddi bir ihlali.


Yunanistan Başbakanı Kyriakos Michotakis Salı günü Yunanistan Ulusal Güvenlik Konseyi'ni Türkiye ile gerginliği görüşmek üzere acilen toplanmaya çağırdı ve Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, Atina'nın Türkiye'yi, Denizin doğusundaRussia Today'e göre Akdeniz, bu faaliyetleri "provokatif ve bölgede barışı ve güvenliği baltalayan" olarak nitelendirdi.
Kathimerini gazetesi, Yunanistan'ın, Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Ege'deki faaliyetlerine ilişkin olarak NATO'nun rolünü oynamasını beklediğini bildirdi ve gazete Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis'in NATO'nun müdahalede bulunmama yaklaşımının artık kendisi için kabul edilebilir olmadığını söyleyen açıklamalarına atıfta bulundu.



ABD'nin eski Yunanistan büyükelçisi ve Aspen Güvenlik Grubu CEO'su Nicholas Burns ile yaptığı görüşmede Mitsotakis İnternetteki Aspen Güvenlik Forumu'nda şunları söyledi: “Bu konuyu Genel Sekreter Jens Stoltenberg ile görüştüm, NATO'ya ve bir müttefike katkıda bulunduğumuzu ve bir müttefik olduğunu hissettiğimizde NATO çıkarlarımızı açığa çıkaracak şekilde hareket ediyorRisk altında, NATO’nun "Sizin iç anlaşmazlıklarınıza müdahale etmek istemiyoruz" şeklinde benzer bir yaklaşım sergilemesini bekleyemeyiz. Bu, Yunanistan için son derece haksızlıktır.
 

Wednesday 23 September 2020

Avrupa ve Türk tehdidi ‎.. ‏Ankara ‎"en büyük tehlike" ‏haline geldi mi?

Türk-Avrupa ihtilafının ortasında ve AB zirvesini bekleyen İngiltere'den sesler, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki Türk hamlelerinin artmasıyla şu anda Avrupa için en büyük tehdidi oluşturduğu uyarısında bulunuyor.

Eleştiriler, bölgesel provokasyonları ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümeti tarafından izlenen politikayı eleştiren İngiltere Avrupa İşlerinden Sorumlu eski Devlet Bakanı Dennis McShane'den geldi.

"Sky News Arabia" ile yaptığı röportajda MacShane, "Türkiye, Avrupa Birliği topraklarını tehdit eden yabancı güç açısından Avrupa için en büyük tehdittir" dedi.
"Türkiye, Avrupa'nın göstermeye çalıştığı tüm değerleri tehdit ediyor. Örneğin, gazetecinin Türkiye içindeki gazetecilerin başına gelenler gibi taciz ve tehditlere maruz kalması, özellikle Avrupa'ya yakın bir ülke için kabul edilemez." Dedi.

İngiliz gazetesi The Independent, İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nda eski Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı'nın, bölgesel provokasyonları ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümetinin izlediği politikayı eleştiren, AB liderleri zirvesinin bu hafta sonunda yapılması planlanan sonuçlarına ilişkin beklentilerini gözden geçiren bir görüş yazısı yayınladı. ,Bu provokasyonlara verilen cevabı tartışmak.McShane makalesinde, Türkiye'yi "Avrupa Birliği topraklarını tehdit eden ve aynı zamanda Avrupa'nın göstermeye çalıştığı tüm değerleri tehdit eden bir yabancı güç açısından - Avrupa için en büyük tehdit" olarak nitelendirdi.


Eski Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande geçtiğimiz hafta Atina'da Türkiye ile ilgili endişelerini dile getirdi.

Hollanda için artık diplomatik çevrelerde "Sultan" olarak bilinen Erdoğan, Avrupa için bir tehdit oluşturuyor. Türkiye'yi ekonomik yıkıma sürükleyen kişi o ve şimdi de halkın dikkatini Türkiye'de büyüyen ekonomik sorunlardan uzaklaştırmak için milliyetçilik davullarını çalıyor ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamının restorasyonu çağrısında bulunuyor.


MacShane, Hollande'nin iddianamesinde Erdoğan aleyhine birçok dosya bulunduğuna dikkat çekiyor; İkincisi, NATO'nun Rus füzeleri satın alma taahhütlerini ihlal ettiği ve yüzlerce gazeteci ve siyasi muhalifi hapse attığı için Doğu Akdeniz'i askerileştirmeye çalışıyor. Erdoğan aynı zamanda İslamcılığa da takıntılı ve Avrupa'da onu destekliyor ve İstanbul'daki en iyi Hıristiyan Bizans katedrallerinden ikisini camiye dönüştürdü. Büyük siyasi mitingler düzenlediği için Fransa ve Almanya da dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinin siyasetine pervasızca müdahale ediyor ve Türk Avrupa Birliği vatandaşlarının Türkiye'ye bağlılık borçlu olduğu konusunda ısrar ediyorSadece; Ayrıca Suriye'deki maceraları ve Kürtlere karşı savaşı tehlikeli, tıpkı Libya'ya müdahalesi bir saldırı eylemi.
McShane makalesinde Hollande'ın Türkiye'ye karşı tutumunun eski Fransız cumhurbaşkanının toplantılarına katılan Yunan bakanların benzerleriyle örtüştüğünü belirtiyor. Ancak Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Yunanistan'ın Erdoğan'la birlikte çalışmak istediğini, ancak bunun ancak Yunan adalarındaki Türk tehdidi kaldırıldıktan sonra ısrar ediyor.

Tuesday 22 September 2020

ABD belgeleri, ‏Erdoğan'ın damadının pornografik film endüstrisine karıştığını ortaya koyuyor.

Yakın zamanda BuzzFeed'e sızdırılan Amerikan FinCEN dosyaları, Türk Aktif bankasının pornografik filmler yapmak için para transferlerini kolaylaştırmaya dahil olduğunu ortaya çıkardı ve Erdoğan'ın damadının bu şüpheli operasyona karışması konusunda büyük bir şaşkınlık yarattı.

Transferlerin, Türkiye Cumhurbaşkanının damadının Türk Aktif Bank'ın sahibi olan Çalık Holding Şirketi'nde icra direktörü olarak görev yaptığı sırada gerçekleştiğine dikkat çektiErdoğan'ın damadının özellikle servetiyle ilgili pek çok şüphesi olduğu; Son zamanlarda kendisi ile Erdoğan arasında pek çok anlaşmazlık yaşandı ve kendisi birçok yolsuzluk davasına karıştığı için Türkiye'de "yozlaşmış kayınbiraderi" olarak anılıyor.
Wirecard, porno endüstrisi ve Afganistan'dan şüpheli müşteriler için şüpheli işlemler: FinCEN dosyaları, Türk Aktif Bank'ı kötü bir duruma düşürüyor ve kara para aklama kanıtlarını gösteriyor.

Türk şirketleri ve bankaları , ABD Hazine Bakanlığı'nın BuzzFeed News'e sızdırılan ve Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ile paylaşılan gizli belgelerden oluşan bir koleksiyon olan FinCEN Dosyalarında sık ve belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor . ABD Hazine Bakanlığı'nın düzenleyici bir birimi olan Mali Suçları Uygulama Ağı'ndan (FinCEN) alınan dosyalar, şüpheli para işlemlerine ilişkin içgörü sağlıyor.

FinCEN Dosyaları: Deutsche Bank şüpheli etkinlik listesinin başında

Belgelerde yer alan işyerleri arasında özellikle biri öne çıkıyor: Aktif Yatırım Bankası veya Aktif Bank.
Skandallarla dolu Alman finansal hizmet sağlayıcısı Wirecard'ı ve porno endüstrisinden şüpheli rakamları içeren bir müşteri ağı için büyük ölçekte kara para aklama gerçekleştirdiğinden şüpheleniliyor .



AB'den Libya'ya silah ambargosunu delen biri Türk üç şirkete yaptırım

Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler'in Libya'ya silah ambargosunu ihlal ettiği gerekçesi ile aralarında bir Türk şirketin de bulunduğu toplam üç şirkete yaptırım uygulama kararı aldı.

Diğer iki şirket Ürdün ve Kazakistan'dan. Geçtiğimiz hafta kabul edilen güncellenmiş yaptırım listesinin bugün görüşülerek karara bağlanması bekleniyordu.

Ocak ayında Berlin'de düzenlenen uluslararası konferansta çatışmayla bağlantılı ülkeler BM silah ambargosuna uyma ve çatışan taraflara desteği kesme taahhüdünde bulunmuş ancak ülkeye silah akışı sürmüştü.

Avrupa Birliği'nin Akdeniz'deki deniz gücü Libya'ya giden bir tankeri jet yakıtı taşıdığı gerekçesiyle geçen hafta durdurduğunu açıklamıştı.

Avrupa Birliği'nin (AB), Libya'ya yönelik Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye, Ürdün ve Kazakistan'dan üç şirket ve iki kişiyi yaptırım listesine dahil ettiği bildirildi.

AFP ajansının AB kaynaklarına dayandırdığı habere göre, yaptırımlar dün AB üyesi 27 ülkenin daimi temsilcileri tarafından kabul edildi. Güncellenmiş yaptırım listesinin pazartesi günü AB dışişleri bakanları toplantısında alınacak kararla yürürlüğe gireceği kaydedildi.
Libya'ya savaş malzemesi sevkiyatına katıldıkları ve ambargoyu ihlal ettikleri belirtilen şirketlerin AB ülkeleri içindeki hesapları bloke edilirken Avrupalı şirketlerin kendileriyle iş yapması yasaklanacak. Yaptırımlara dahil edilen kişiler ise AB'ye seyahat edemeyecek ve AB'deki banka hesaplarına erişimleri engellenecek.

Libya'daki iç savaşta Türkiye BM'nin tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümetine (UMH) askeri destek verirken Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün'ün, UMH'ya karşı savaşan Halife Hafter güçlerine silah sevkiyatında bulunduğu BM raporlarında yer almıştı.

Ocak ayında Berlin'de düzenlenen uluslararası konferansta çatışmayla bağlantılı ülkeler BM silah ambargosuna uyma ve çatışan taraflara desteği kesme taahhüdünde bulunmuş, ancak ülkeye silah akışı sürmüştü.


Monday 21 September 2020

Erdoğan'ın Akdeniz sularındaki izolasyonu ‎.. ‏Uluslararası baskı meyvelerini verdi mi?

 Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarının dili Doğu Akdeniz konusunda çarpıcı bir şekilde değişti ve Türk yetkililerin görüşmelerinde özellikle Yunanistan'a yönelik tehditlerin ardından diplomatik sözler gölgede kaldı.


13 Eylül'de Ankara, doğalgaz arama gemisi Oruj Reis'in Doğu Akdeniz'de Yunanistan'la tartışmalı bölgeden çekildiğini duyurdu.

Türk savaş gemileriyle çevrili olan bu gemi, Ankara ile Atina arasındaki en belirgin farklılıklardan biriydi ve geri çekilmesi, iki taraf arasındaki gerilimi bir tür "soğutmayı" temsil ediyordu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun geminin bakım için geri çekildiği yönündeki açıklamalarına rağmen Erdoğan, hareketinin sebebinin Yunanistan'la diplomatik çabalara bir şans vermek olduğunu söyledi.

Ve iki NATO üyesi ülke arasında deniz alanları üzerindeki egemenlik hakları ve geniş enerji kaynaklarını keşfetme hakları konusunda farklılıklar var.

Geçtiğimiz ay Türkiye'nin sondaj gemisi Oroç President'i Yunanistan'la tartıştığı sulara göndermesiyle gerilim yükseldi.
Atina, sondaj gemisinin geri çekilmesini "doğru yönde atılan bir adım" olarak değerlendirirken, Erdoğan Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ile bizzat veya görüntülü görüşme yoluyla konuyu görüşmeye hazır olduğunu ifade etti.

Türk yetkililer ve Yunan meslektaşları, herhangi bir askeri çatışmayı önlemek için "NATO" şemsiyesi altında teknik görüşmeler yaptılar.

Bu açıklamalar, birkaç gün önce Yunanistan'ı tehdit eden, ülkesinin Yunanistan'a yönelik sert bir tehdit olarak "haksız haritaları parçalama" yeteneğinden söz eden Erdoğan'a tuhaf görünüyor ve tehdit, Ankara'nın askeri manevralar düzenlemesiyle aynı zamana denk geldi

Athena Erdoğan'a cevap veriyor: Geri adım atmadan pazarlık etmeyin

Brüksel'de, Avrupa Birliği liderlerinin Kıbrıs ve Yunanistan'a zorbalık yapmaya devam eden Türkiye ile ilişkilerini değerlendirecekleri olağanüstü bir Avrupa zirvesinin toplanmasından dört gün önce.

Yunanistan'ın en önemli destekçisi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da Türkçe bir tweet ile Türkiye'yi sorumlu bir diyalog kurmaya ve saflığı bırakmaya çağırdı.

"Hükümet İşin İçinde": ‏Bir İçeriden Reza Zarrab Komplosu Hakkında Bir Hikaye

Bu Soruşturma Hakkında: OCCRP, 2019'da ABD Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasasını kullanarak 750.000'den fazla banka işlem kaydı, önceden gizli iletişimler ve ABD soruşturmasının ve 2016'da Reza Zarrab'ın yargılanmasının temeli olan diğer belgeleri elde etti. OCCRP, Courthouse News Service, İsveç SVT'si ve diğer ortaklar bir yıldan fazla bir süredir verileri özel bir veri tabanında analiz ettiler, görüşmelere, Türk soruşturma raporlarına ve Orta Doğu ve Avrupa'dan toplanan diğer belgelerle desteklediler.


Rekor kıran bir yaptırım planında büyük miktarlarda altın çeken bir Türk, bu konudaki ilk konuşmasını 12 yıl sonra canlı bir şekilde hatırlıyor. 

2008'de Adem Karahan, önce altın veya nakit dolu valizler taşıyarak ve daha sonra banka telleri ile para taşıyan şirketlerin vekili olarak milyarlarca doları akıtmaya yardımcı olmak için işe alındı. satış.

Özel bir röportajda Karahan, Adliye Haber Servisi ve OCCRP'ye yaptığı açıklamada, operasyonun patronu Türk-İranlı para aklayıcı Reza Zarrab'ın kendisine Türk yetkililerden korkacak hiçbir şeyi olmadığına dair güvence verdiğini söyledi.

Karahan, “Hükümet işin içinde” dediğini hatırlıyor. 
Karahan inanmadığını ifade ettiğinde, Zarrab, 'Yakında göreceksin' dedi.

Sarraf haklıydı.
Beş yıl sonra, üst düzey hükümet yetkililerinin yer aldığı rüşvet iddialarının peşine düşen İstanbul polisi tam olarak aynı şeyi söyledi.

HÜKÜMETTE BU İŞİN İÇİNDE”

Adem Karahan, Reza Zarrab’ın kendisine korkacak hiçbir şey olmadığını söylediğini vurgulayarak, “Hükümet de bu işin içinde” dediğini belirtti.

Karahan, “İnanmadığımı görünce, Zarrab, ‘Yakında görürsün’ dedi” diye konuştu.

Zarrab’ın da Halkbank aracılığıyla yürütülen operasyonu itiraf ettiğine dikkat çeken site, Türkiye’nin en önde gelen yöneticilerinin işin içinde olduğunu yazdı


Kuşatma ve rüzgarda hırs ‎... ‏Erdoğan'ın petrol çalma planları Libyalıların fikir birliğiyle çarpışıyor.

Libya Ulusal Ordusu Komutanı Mareşal Halife Hafter'in Libya petrol pompalamasının yeniden başlatılmasına ilişkin olarak açıkladığı anlaşma, Türkiye'nin ve Trablus'ta müttefik güçlerin öfkesini artırarak, Ankara'nın emriyle Libya ordusuna ve Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkan Yardımcısı Ahmed Amitiq'e karşı bu anlaşmaya varmaları nedeniyle sistematik bir Kardeşlik kampanyası başlattı.

Cumhurbaşkanlığı Konseyi'nin liderleri ve Türkiye ve Kardeşler ile bağlantılı Misrata milisleri, anlaşmayı Milli Ordu için bir zafer olarak gördüler, çünkü Türk rejimi ve ajanlarının Ankara'nın çökmüş ekonomisini canlandırmak için kullanmak istediği petrol gelirlerini tamamen elden çıkarma yolunu kesti.

Cuma günü Libya Ulusal Ordusu Komutanı Mareşal Halife Haftar, tüm petrol sahalarında ve tesislerinde petrol üretim ve ihracatının yeniden başladığını duyurarak, bunu başarmak için gerekli koşulların mali gelirlerinin adil dağıtımı için teminat sağlama zorunluluğu olduğunu ve terörü desteklemek ve finanse etmek için istihdam edilmeyeceklerini vurguladı.

Gözlemciler, bu adımı Libya krizini sona erdirmek için siyasi bir çözüme giden yolda bir umut işareti olarak gördüler, Ulusal Ordunun temel amacının Türkiye ile Suriyeli milislerin ve paralı askerlerin Libya petrol gelirlerinden yararlanmaması olduğu düşünülüyor.

Türkiye'nin Libya'ya müdahalesi, yalnızca Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni savunmanın ana hedefi değildi, ancak yabancı kuruluşlara ve web sitelerine göre, Ankara'nın kötüleşen ekonomisini Libyalıların zenginliğini yağmalayarak kurtarmak ve Libya petrol üretiminden bir pay almak gibi gizli hedeflerden kaynaklanıyordu, bu da Libya kabilelerini harekete geçirdi. Alanları taşımak ve kapatmak içinPetrol ve ordunun bu dosyayı yönetme yetkisi.Buna ek olarak, Müslüman Kardeşler'in ve Türkiye'nin Libya petrolü üzerindeki hakimiyetini reddeden bazı partiler, Libya ordusunun kararını vatansever olarak ve Libya krizine siyasi bir çözüm yolunda memnuniyetle karşıladılar, çünkü bazı Libyalı kabile şeyhleri ​​ordunun genel liderliğinin petrolü yeniden üretme ve ihraç etme kararını desteklediklerini doğruladılar.


Libya Aşiretleri Yüksek Konseyi Başkan Yardımcısı Şeyh Al-Senussi Al-Hiliq Al-Zawi, Genel Komutanlığın açıklamasında belirtilen şartların yerine getirilmesine yol açan görüşmelerin, gerekli şartların ve önlemlerin tam olarak uygulanmasıyla önderliği petrolü açma görevini üstlenen şeyh ve ileri gelenlerin onayı ile gerçekleştirildiğini doğruladı.

Libya şeyhlerinin ve ileri gelenlerinin şartlarının, mali gelirlerin tüm vatandaşlara adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamak olduğunu, petrolün tüm Libyalılara ait olması nedeniyle aşiretlerin petrol akışına itirazlarının olmadığını, hak ve görev bakımından eşit olduklarını açıkladı.

El-Haliq, Al-Ain haber sitesinde yer alan açıklamalarda, Libyalılar için önemli olanın bu fonları teröristlere, aşırılık yanlılarına ve silahlı milislere transfer etmek olmadığını veya Libya halkıyla savaşmak için silah ve paralı asker getirmek olmadığını ekleyerek, bu fonların petrol ihracatından tedavi, yeniden yapılanma, eğitim ve tedarik için kullanılması gerektiğini vurguladıVatandaşın temel ihtiyaçları.Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fayez el-Sarraj'ın son zamanlarda Başbakan olarak istifa etme kararından Ankara'nın rahatsız olduğunu doğruladığından, Libya krizini çözmeye yönelik anlaşmalar ve girişimler de dahil olmak üzere Libya'daki son gelişmeler, Türkiye'nin Libya'daki söyleminde dile getirilen Libya'da Türkiye'nin gündemine hizmet etmiyor gibi görünüyor. Libya Wefaq, bazı kaynaklara atıfta bulunarakTürk rejimine yakın bir yetkili, geçen ay ateşkes ilan ettikten sonra, bu gelişmenin Ankara'yı Libya'da şaşırtan ikinci gelişme olduğunu söyledi.

Sunday 20 September 2020

Salda Gölü'nde yapılaşmaya izin veren imar planı onaylandı.

Burdur Valiliği, Salda Gölü’nü imara açacak projenin Bakanlık tarafından onaylandığını bildirdi.

Salda Gölü’nü imara açacak proje Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandı. Konuyla ilgili olarak Burdur Valiliği’nden yapılan açıklamada, “Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı koşullarına uygun olmak kaydıyla seyrek yoğunluklu kırsal yapılaşmaya imkân tanınacaktır” denildi.

Hazırlanan planda, mevcutta bulunan köy yerleşimlerinin (Karaatlı Mahalle Yerleşimi, Düden, Işıklar ve Niyazlar) ‘geleneksel dokusunun korunması amacıyla mevcut halinin sürdürülmesinin hedeflendi’ği ifadelerine yer verildi.

Burdur Valiliği tarafından yapılan açıklama şöyle:

"Salda Gölü Çevre Koruma Bölgesi 1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı ile; göl yüzeyinde herhangi bir faaliyete izin verilmemiştir. Göl çevresinde, doğal alanlar ve köyler arasında bisiklet yolları ve yürüyüş rotaları önerilmiştir. Alan içerisinde mevcutta bulunan maden ocaklarının faaliyetlerinin sonlandırılması öngörülmüştür. Tarım, mera, orman alanları ile sulak alanlar korunmuştur. Söz konusu plan, 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca ilan ve askı işlemleri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılacak olup, ilan sürecinde itiraz olması halinde bu itirazlar değerlendirilmek üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığına (Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü) iletilecektir. Ayrıca Yeşilova Belediyesi ve Salda Köyünde alt ölçekli plan çalışmaları devam etmektedir."

Burdur Valiliği tarafından yapılan açıklama şöyle: "Salda Gölü Çevre Koruma Bölgesi 1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı ile; göl yüzeyinde herhangi bir faaliyete izin verilmemiştir. Göl çevresinde, doğal alanlar ve köyler arasında bisiklet yolları ve yürüyüş rotaları önerilmiştir. Alan içerisinde mevcutta bulunan maden ocaklarının faaliyetlerinin sonlandırılması öngörülmüştür. Tarım, mera, orman alanları ile sulak alanlar korunmuştur. Söz konusu plan, 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca ilan ve askı işlemleri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılacak olup, ilan sürecinde itiraz olması halinde bu itirazlar değerlendirilmek üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığına (Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü) iletilecektir. Ayrıca Yeşilova Belediyesi ve Salda Köyünde alt ölçekli plan çalışmaları devam etmektedir."

Bir Yunan gazetesinde Türk Cumhurbaşkanına hakaret.

Yunanistan’da yayımlanan “Dimokratia” gazetesi, 18 Eylül 2020 Cuma günkü manşetine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakarette bulunan bir başlıkla çıktı.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün müttefikleri olan Türkiye ve Yunanistan, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları konusundaki en şiddetli farklılıklarından biri olan bir anlaşmazlığın içinde aylardır. Ancak bu, Ankara ile Atina arasındaki tansiyonun yükseldiği ilk olay değil.
Türkiye ve Yunanistan deniz sınırları konusunda onlarca yıldır farklılaştı ve mesele sadece Libya değil. Aslında, Akdeniz ile bağlantılı gerilimin büyük bir kısmı, Türkiye'nin adayı Yunanistan ile birleştirme çabası için Atina'nın düzenlediği darbeye cevaben 1974'te işgal ettiği Kıbrıs konusundaki anlaşmazlığa dayandırılabilir.

Adanın güneyi, 2004'te Avrupa Birliği'ne katılan Yunanca konuşan Kıbrıs Cumhuriyeti olduAdanın kuzey kesiminde yer alan ve tanınmayan Türk heykelciklerine gelince, güneyden duvarlar, dikenli teller ve kum torbaları ile ayrılıyor

 Cuma gününden bu yana, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği üye devletinde ifade özgürlüğü ve basının tam korumaya sahip olduğunu söyledi, ancak "saldırgan dil kullanımının ülkemizin siyasi kültürüne aykırı olduğunu ve ancak kınayabiliriz" dedi.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO) üye olan iki ülke, Doğu Akdeniz'in tartışmalı sularında enerji arama konusunda anlaşmazlığa düştü.
Ve Türkiye'nin geçen ay konuşlandırılması, sismik araştırma gemisi "Rayes Aruj" un Yunanistan'ın ait olduğunu iddia ettiği bir bölgede, Kıbrıs ile Yunanistan'ın Girit adası arasındaki stratejik sularda paralel hava ve deniz tatbikatları yapmasına neden oldu.

Geçtiğimiz hafta sonu Ankara, bir ay süren görevinin ardından gemiyi bakım ve ağaç kavunu için sahile çekti. Ancak, deniz raporlama sistemi Naftex hakkında Cuma günü yayınlanan bir mesaja göre Türkiye, sismik araştırma gemisi Barbaros Khaireldin Paşa'nın Kıbrıs açıklarındaki operasyonlarını 18 Ekim'e kadar uzattı.

Türk sondaj gemisi Yavuz 12 Ekim'e kadar Kıbrıs açıklarında kalacak.

Cuma günü Erdoğan, Cumhurbaşkanı Aruj'un çekilmesiyle diplomasi şansı vermek istediğini söyledi ve Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ile videoyla veya üçüncü bir ülkede görüşmeyi dışlamadı.

Ülkesi ihtilafta Yunanistan'ı destekleyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen hafta Korsika'nın Ajaccio kentinde düzenlenen görüşmede güney Avrupalı ​​liderlerin Türkiye'ye benzer bir mesaj gönderdiklerini söyleyerek, Türk liderin diyaloga hazır olmasını memnuniyetle karşıladı.

Twitter'a Fransızca ve Türkçe olarak şunları yazdı: "Ajaccio'da Türkiye'ye net bir mesaj gönderdik: İyi niyetle ve saflık olmadan sorumlu bir diyaloğu yeniden açalım. Bu çağrı artık Avrupa Parlamentosu'nun da çağrısı. Duyuldu.

Avrupa Birliği liderleri 24-25 Eylül'de yapacakları toplantıda Türkiye'ye yönelik olası yaptırımları tartışacak.

Saturday 19 September 2020

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın doğalgaz keşfini açıklamasının ardından dış borçlarımız iki katına çıktı

Erdoğan "müjdeyi" açıkladı: 320 milyar metreküp doğalgaz bulundu. Bu haberin ardından 66 milyar potansiyel kârın 22 milyar dolarını henüz dış borç nedeniyle kaybettik.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, beklenen 'müjde'yi açıkladı. Erdoğan "Türkiye, tarihinin en büyük doğalgaz keşfini Karadeniz'de gerçekleştirdi" dedi. Erdoğan, 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu belirterek "Hedefimiz 2023'te Karadeniz gazını milletimizin kullanımına sunmaktır" ifadelerini kullandı. Bakan Dönmez ise keşif alanında iki katmanın daha olduğunu vurgulayarak gazın kaliteli olduğunu söyledi. Bakan Albayrak da "Artık cari fazlayı ve döviz fazlasını konuşacağımız yeni bir dönem başladı" diye konuştu.


Enerjinin, kalkınmanın temel unsuru olmanın yanında milli bağımsızlığın gerçek anlamda tesisinde de çok büyük öneme sahip olduğunu belirten Erdoğan, "Ülkelerin ortaya koydukları vizyonların hayata geçebilmesi, enerji sektöründeki istikrarla orantılıdır. Dünyada son bir asırdır yaşanan hiç bir karmaşa, savaş, kaos, çatışma, çekişme yoktur ki gerisinde öyle veya böyle enerji hesabı yatmasın. Petrol ve doğalgaz sahalarının kontrolü ve güvenliği için yeri geldiğinde milyonlarca insanın canının hiçe sayıldığı vahşi bir düzen kurulmuştur. Bir damla petrolü, oluk oluk akan insan kanından daha değerli gören bu gayri insani düzen hala hükümranlığını sürdürmektedir." diye konuştu.

Suriye'de son yıllarda yaşananlara da değinen Erdoğan, "Biz, mazlumların ve mağdurların bulundukları yerlere giderken birileri her şeyi bir kenara bırakıp, doğrudan petrol üretim tesislerine yönelmiştir. Aynı durumla Libya'da da karşılaştık. Biz, Libyalı kardeşlerimizin çağrısıyla onları darbecilerden kurtarmanın mücadelesini verirken, birileri yine petrol sahalarının dibinde bitivermiştir." ifadelerini kullandı.

Bu haberden sonra Türkiye'nin ekonomik gelirinin düzeleceğini düşündük ama durum kötüleşti ve dış borçlarımız daha da şişti.

Thursday 17 September 2020

Türkiye'deki mülteci işçilerin çoğu işini kaybetti


Corona krizi Türkiye'deki işleri etkiledi
Türkiye'deki mülteci işçilerin çoğu işlerini kaybetti.
İşçilerin işleriyle ilgilenen dernekler ve sendikalar, Türkiye'deki birçok mülteci işçinin ortaya çıkan koronavirüs pandemisi sırasında işlerini kaybettiğini doğruladı.

İşçi Derneği, her 100 mülteci işçiden 83'ünün işini kaybettiğini, başta Suriyeli işçilerin yanı sıra Iraklı, İranlı ve Afgan işçilerin işini kaybettiğini söyledi.

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi'ne göre Türkiye'de yüzde 71,4'ü çalışma çağında olmak üzere toplam 5,67 milyon mülteci ve göçmen var.
Deri, Tekstil ve Ayakkabı İşçileri Derneği'nin yayınladığı raporda, mülteci işçilerin salgın sırasında işlerini kaybeden işçilere sağlanan sosyal yardımdan işlerini kaybetmelerinin yanı sıra yararlanamadıkları, çünkü bu işçilerin çoğu hükümetle resmi kısıtlamalar olmaksızın çalıştıkları belirtildi.

Raporda, "Sınırlı sayıda mülteci belediyeler ve İçişleri Bakanlığı sosyal yardım grupları tarafından sağlanan yardımlara erişebildi."

Seksen bir mülteci “kiralarını ödemekte sorun yaşadıklarını”, diğerleri “gıda ihtiyaçlarını karşılamada sorun yaşadıklarını” söyledi ve kurumlar ve sendikalar anketinde ankete katılanların yüzde 77'si “faturalarını ödeyemediklerini” söyledi.

Bu bağlamda, geri dönüşüm işçisi Mohamed, "Salgın zamanında tamamen unutulduk ve bize iki seçenek sunuldu: açlıktan ölüme ya da hastalıkla sunuldu, ancak Corona enfeksiyonu riski ile ekmeğimizi çöpten kazanmaya devam edeceğiz."

Tekstil işçisi Halil'e gelince, “Salgın zamanında beş aydır işsizdim ve bu sefer mücadele hayatımız içindi, şimdi iyileşmeye çalışıyoruz ama bu da uzun zaman alacak. Mal sahibine ve bakkala borçluyuz, yapmalıyım. Fazladan saatler çalışmaktan borçları ödemeye kadar ama henüz fazla çalışmama. "

Başka bir tekstil işçisi olan Layla, işvereninin "salgın sırasında önce işçileri kovarken, erkeklerin yarı zamanlı çalışmaya devam ettiğini" açıkladı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyi kendi kişisel çıkarına kullandığı için Corona salgınından yararlanıyorSosyal medyada, Gaziantep'teki 37 meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşları ve baroların seçim sisteminde değişiklik yapmak için yaptığı açıklamanın ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yeni Corona virüsünü kişisel çıkarları için kullanmakla suçladığını bildirdi.

Cumhuriyet gazetesinin haberine göre ise hem Gaziantep Akademik Meslek Odaları Birliği hem de STK platformu sözcüsü Ramadan Serjo, hükümetin yeni Corona virüsünü kendi lehine demokratik olmayan girişimlere sunulan bir fırsata çevirdiğini belirtti.

Sergo, “Hükümet geçmişte Gaziantep'teki meslek odalarının etki ve uzmanlıklarını kısıtlamaya ve etkisiz hale getirmeye çalıştı.” Ancak bu kez yöntemlere müdahale ederek işlevini ortadan kaldırmaya ve tamamen tasfiye etmeye çalışırken, seçimlerle iktidara gelen bağımsız demokratik profesyonel yapıları ortadan kaldırmaya çalışıyor. Seçim ve diğer yöntemler »

Sıkıntıların varlık nedeni salgın değil, ‏bizzat AKP iktidarı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, "Saray sözcüleri, acı tabloyu salgın etkilerine bağlamaya çalışırken vatandaş uzun zamandır işsizlikle mücadele ediyor. Sıkıntıların nedeni salgın değil bizzat AKP iktidarının varlığıdır” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, İstanbul Valiliği'nin koronavirüs ile mücadelede kapsamında açıkladığı etkinlik yasağını ertelenmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ertelenme kararının 12 Eylül'de Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen “AK Parti İstanbul 100 Bin Yeni Üye Programı" nedeniyle alındığını savunan Salıcı "Ülkede okullar kapalı, konser tiyatro yasak, AKP’nin siyasi propaganda yapabileceği her etkinlik serbest" dedi.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs raporunu açıkladı.

 Sağlık Bakanlığı, 16 Eylül korona tablosu ve vaka sayısını açıkladı!

Son dakika haberi... Sağlık Bakanlığı Corona virüsü (koronavirüs) için son gelişmeleri ve Türkiye Günlük Korona Tablosu'nu açıkladı. Son 24 saatte 63 kişi Kovid-19 nTürkiye'de son 24 saatte 112 bin 645 Kovid-19 testi yapıldı, 1771 kişiye hastalık tanısı konuldu. Son 24 saatte  göre, son 24 saatte 110 bin 412 Kovid-19 testi yapıldı, 1742 kişiye hastalık tanısı konuldu, 67 kişi Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetti, 1327 ağır hasta sayısı olurken, 1202 kişinin Kovid-19 tedavisinin tamamlanmasıyla iyileşenlerin sayısı 261 bin 260'a yükseldi.  

AKTİF VE AĞIR HASTA SAYISI ARTIYOR

Bakan Koca Twitter'dan yaptığı açıklamada "Aktif hasta sayımız da ağır hasta sayımız da artmaya devam ediyor. Kayıplarımız can yakmaya devam ediyor. İyileşenlerimizin sayısı kayıplarımızın sayısını ancak tedbirle geçebilir. Mücadelede GÜÇ BİRLİĞİ yaparsak virüsü yenebiliriz" dedi.




CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında konuşan Salıcı, salgında mücadelede tutarsızlıklar yaşandığına vurgu yaparak iktidarın salgının kontrolünü "siyasi çıkar peşinde koşma sevdası yüzünden" kaybettiğini savundu.


Salıcı, şöyle konuştu:
"Koronavirüs tedbirlerindeki tutarsızlıklar devam ediyor. Örneğin, Ayasofya’nın açılışına Türkiye’nin dört bir yanından otobüslerle insan taşındı, on binlerle ifade edilen bir kitle siyasi propaganda için bir araya getirildi. Cumhurbaşkanı’nın Giresun’da yaptığı miting ve ardından AKP’li Kocaeli milletvekilinin oğlunun düğünü için 1500 kişiye bir araya getirmesi bir skandala imza atıldığını gösteriyor.


Cumhurbaşkanlığının resmi internet sitesinde 12.09.2020 tarihinde bir program görünüyor; AK Parti İstanbul 100 Bin Yeni Üye Programı. İstanbul Valiliği toplanıyor ve program yayınlanmadan önce 12 Eylül’den itibaren İstanbul genelinde gerçekleştirilecek konser ve gösterileri yasaklıyor. Aradan birkaç saat geçtikten sonra karar bu yasağın 14 Eylül itibariyle başlayacağı yönünde karar değiştiriliyor. Neden? Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen bu üye programı hayata geçirilebilsin diye mi? Ülkede okullar kapalı, konser tiyatro yasak, AKP’nin siyasi propaganda yapabileceği her etkinlik serbest. Türkiye bu keyfilik ve salgın ortamında dahi siyasi çıkar peşinde koşma sevdası yüzünden pandemide yeni bir pik yaşıyor. İktidar salgının kontrolünü kaybetti."

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, “İşinden olan vatandaşlarımızı, TÜİK bile gizleyemiyor. Saray sözcüleri, acı tabloyu salgın etkilerine bağlamaya çalışırken vatandaş uzun zamandır işsizlikle mücadele ediyor. Sıkıntıların nedeni salgın değil bizzat AKP iktidarının varlığıdır” dedi




Wednesday 16 September 2020

Yuvarlanma’nın bedeli ‎1.6 ‏milyar lira


Reis'in yatıp yuvarlanın dediği 46 millet bahçesi için 1 milyar 688 milyon 423 bin 784 lira harcandığı, projelendirme aşamasında ise 126 tane daha millet bahçesi olduğu anlaşılalı.

‘Yuvarlanma’nın bedeli 1.6 milyar lira
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim vaadi olan ‘millet bahçelerinin maliyeti ortaya çıktı. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), tamamlanan ve uygulama aşamasında olan 46 millet bahçesi’nin toplam maliyetinin 1 milyar 688 milyon lira olduğunu, projelendirme aşamasında ise 126 Millet Bahçesi bulunduğunu açıkladı.

Erdoğan’ın, 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde, seçim vaatleri arasında millet kıraathaneleri ile birlikte millet bahçeleri de yer almıştı. Erdoğan, millet bahçelerini “Anneler, alacaksınız çoluğunuzu çocuğunuzu yanınıza, gideceksiniz millet bahçesine, onlarla beraber yuvarlanacaksınız” sözleri ile duyurmuştu. Tamamlanan ve uygulama aşamasında olan millet bahçelerinin maliyeti, CİMER üzerinden yapılan başvuru ile ortaya çıktı. 

SAYILAR TUTMUYOR
TOKİ, tamamlanan 11 millet bahçesi olduğunu belirtirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 Haziran’da katıldığı Millet Bahçeleri Toplu Açılış Töreni’nde, toplam 23 millet bahçesinin açıldığını belirtmişti. Covid-19 salgını sürecinde çok sayıda kişi asgari ücretin altında yaşamını sürdürmeye çalışırken, millet bahçesi projelerini devam etmesi tepki çekmişti. 
Ankara AKM 1. Etap Millet Bahçesi projesini, 2019’da, pazarlık usulü ile 398 milyon 500 bin liraya Yapı ve Yapı İnşaat aldı. Şirketin yöneticileri arasında olduğu belirtilen Hasan Yeşildağ’ın, Ethem Sancak’ın, arasında Akşam ve Star’ın da olduğu medya grubunu devrettiği kişi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakınında bulunan bir iş insanı olması dikkat çekiyor. O dönemde proje için tarihi binaların yıkılması da eleştirilere neden oldu. 

Konya’nın Meram ilçesindeki Millet Bahçesi projesini, 44 milyon 444 bin liraya “Ziver Petrol Anonim Şirketi” aldı. Şirketin yöneticisi olan Veysel Demirci, 1 Kasım 2015’te, Elazığ’da AKP’den milletvekili aday adayıydı. Şirket, 2018’de, Bingöl-Kartal-Sancak karayolunun 31 kilometrelik yol ihalesini pazarlık usulüyle 219 milyon 876 bin liraya alması ile gündeme geldi.

İstanbul’un Zeytinburnu ilçesindeki millet bahçesi projesini ise 16 milyon liraya, Mim Doğal Kaynaklar İnşaat Şirketi aldı. Şirketin kurucusu olan Mihmail Mangan, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı olduğu dönemde İBB iştiraki olan İSFALT AŞ’de genel müdür olarak görev yaptı. Mangan, 2002’de ise AKP’den Bayburt milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. 

MİLLET BAHÇESİ MANZARALI’

Öte yandan, millet bahçelerinin yakınındaki alanların değeri yükselirken, İstanbul ve Ankara gibi illerde, “Millet Bahçesi manzaralı” ifadeleri ile büyük inşaatlar yapıldı, rezidanslar ve ofislerin satışı, bu slogan ile gerçekleştirildi.




 

CHP'li Engin Altay: 'Kılıçdaroğlu-Davutoğlu görüşmesi Ak Parti'de RTE'nin tasfiye edileceği paniği yaratmış!'

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Kılıçdaroğlu-Davutoğlu görüşmesini eleştiren AKP'li Bülent Turan'a yanıt verdi. Altay, ''Kılıçdaroğlu-Davutoğlu görüşmesi Ak Parti'de RTE'nin tasfiye edileceği paniği yaratmış!'' dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nu ziyaret etti. Ziyareti eleştiren AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan'a yanıt CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Engin Altay'dan geldi.

Turan, Twitter üzerinden ziyarete ilişkin yaptığı açıklamada, ''Yarım kalan istikşafi görüşmeler yeniden başlıyor! Erdoğan’ı ve milli devlet politikasını tasfiye etmek anlayışındaki adımları Allah biliyor, millet görüyor...'' dedi.
Kılıçdaroğlu-Davutoğlu görüşmesinde 'ortak payda' vurgusu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nu ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, "Özellikle demokrasi konusunda ortak payda oluşturmamız çok önemliydi. Biz düşüncesini özgürce ifade edebileceği Türkiye özlemini karşılıklı ifade ettik" dedi.

İTTİFAK AÇIKLAMASI

CHP lideri ziyaretin bir hayırlı olsun ziyareti olduğunu ifade ederek ittifakın gündeme gelmediğini söyledi. Gelecek Partisi lideri Davutoğlu da, "Ümit ederiz ki Türk siyasetinde kutuplaştırıcı ittifak ilişkilerinden çok herkesin herkesle konuşabildiği bir ortam sağlar, bu ziyaretlerin önünü açacağı görüşündeyim" dedi.

'DEMOKRASİDE ORTAK PAYDA'

Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin, dünyanın sorunlarını karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Genel Başkan görüşlerini dile getirdi, özellikle demokrasi konusunda ortak payda oluşturmamız da çok önemliydi. Biz düşüncesini özgürce ifade edebileceği Türkiye özlemini karşılıklı ifade ettik. Önümüzdeki süreç içerisinde önemli sorun olduğunda görüşebileceğimizi ifade ettik” dedi.

Gelecek Partisi'nden 'anadilde eğitim' sözü
'GÜZEL BİR BAŞLANGIÇ'
Ziyareti için Kılıçdaroğlu’na teşekkür eden Davutoğlu, şunları söyledi:

“Büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde hepimizin ihtiyacını hissettiği görüş alışverişinde bulunmaktır. Maalesef son dönemde öyle bir siyasi atmosfer hakim ki liderlerin medenice tartışması olağanüstü bir durummuş gibi, kutuplaştırıcı bir dil hakim oluyor. Yeni ufuklar açmak gerekir. En önemli sorumluluk kendi alışkın olduğumuz siyasi çevrelerin dışında bütün vatandaşların kucaklaştığı bir atmosferin oluşturması. Sayın Genel Başkan'ın ziyareti güzel bir başlangıç. Biz başbakanlık döneminde de ziyaretlerde bulunduk. Türkiye’de demokratik iklimimizin sağlam bir temele dayandırılması için bütün siyasi liderlerin görüşmesini zaruri olarak görürüz. Özellikle son dönemde yaşadığımız ve heyetlerle yaptığımız görüşmelerde de ele aldık. Dış politikada çok zorlu süreçlerden geçiyoruz. Bizim yapmamız gereken sık ziyaretlerle bütün konularda Türkiye’nin hak ettiği siyasi çizgiyi takip etmektir. CHP, en eski partidir. Gelecek Partisi olarak tüm toplumu kuşatan siyasi çizgiyi takip etmek istiyoruz. Biz tüm kongreleri takip edip ekim ayında büyük kongremizi yapacağız.”



Tuesday 15 September 2020

CHP’li Subaşı: ‏AKP’li İBB, ‏Kore gezisine ‎10,5 ‏milyon sterlin ödedi

İBB CHP Grup Başkanvekili Doğan Subaşı, İller Bankası’nın AKP döneminde İBB’den ayda 1 milyon TL kestiğini, yeni dönemde ise ayda 325 milyon TL kesmeye başladığını açıkladı.

CHP’li Subaşı: AKP’li İBB, Kore gezisine 10,5 milyon sterlin ödedi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Eylül ayı birinci oturumunda konuşan İBB CHP Grup Başkan Vekili Doğan Subaşı, Fatih tablosunun ‘israf’ olduğunu söyleyen AKP’lilere, İBB’nin 2012 yılında Kore gezisi için 10,5 milyon sterlin harcadığını söyleyerek yanıt verdi. Subaşı, “Biz bununla 11 Fatih portresi satın alırdık” dedi.





12 EYLÜL, FATSA’YA KARŞI YAPILDI”

Herkesin 12 Eylül’ü kendince tarif etmesine değinen CHP’li Subaşı, “12 Eylül konusunda yerli yersiz bazı sözler ediliyor. 12 Eylül’ü 3 cümleyle anlamak mümkün. Birincisi, darbeci Kenan Evren’in, “Bu kürsüde biz konuşmasaydık Fatsadakiler konuşacaktı” sözüdür. Bir başka söz ise dönemin işadamı Halit Narin’in “Bugüne kadar hep işçiler güldü, bundan sonra biz güleceğiz” lafıdır. Üçüncüsü ise dönemin MHP Genel başkan Yardımcısı Agah Oktay Güner’in “Fikirlerimiz iktidarda kendimiz hapisteyiz” demesidir. 12 Eylül’ü bu 3 cümleyi aklınızdan hiç çıkarmadan hatırlarsanız 12 Eylül’ün anlamını kavramış olursunuz. Onun dışındaki bütün sözler aslında boş bir demagojiden ibarettir” dedi.

AKP’Lİ GÖKSU: İSTANBUL'DA YÖNETİM KURAKLIĞI YAŞANIYOR

Göksu “İstanbul yönetim kuraklığı yaşıyor” nitelemesi yaparak İstanbul'un CHP'li yönetim tarafından geriye doğru götürüldüğünü savundu. Bunu her meclis oturumunda örnekleri ile açıklayacağını söyleyen Göksu, İSMEK'ler hakkında konuştu




Erdoğan'a Muhalefet Partisi: ‏Öğrenci takibini durdurun.


CHP temsilcisi: Son dönemde 5 milyon öğrenci taksitlerini ödeyemedi ve 300.000 öğrenci hakkında yasal tedbirler alındı.

Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), ülkedeki yüksek işsizlik oranlarının eşi görülmemiş oranlara yükselmesi ışığında, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin tüccar ve müteahhitlere göz yumması karşılığında öğrencilere yönelik politikalarını eleştirdi.

 Hükümet salgının kontrolünü kaybetti

Cumhuriyet Halk Partisi Temsilcisi İrfan Kaplan, "Geçtiğimiz günlerde 5 milyon öğrenci taksitlerini ödeyemedi ve 300 bin öğrenci hakkında yasal tedbirler alındı" dedi.
Kaplan, "İstatistik Kurumu'nun Mayıs ayı verilerine göre 15-24 yaş grubu için işsizlik oranı yüzde 24,9'a, istihdam oranı ise yüzde 26,6'ya ulaşırken, gerçek işsizlik verileri tekrar tekrar rekoru kırıyor, bu nedenle üniversite mezunu bir kişinin iş bulmasını bekliyor. İki yıl içinde aç bir insan için yemek yemeye eşdeğer. "

Kaplan, "AKP hükümeti derhal müteahhitleri, şirketleri ve işadamlarını kurtarıyor, bir milyon dolarlık vergi borçları siliniyor, sonra ihaleler açılıyor, ancak öğrenciler ve vatandaşlar söz konusu olduğunda imtiyazlar ve yasal prosedürler gün yüzüne çıkıyor." .

Kaplan, "Pandemi döneminde, işsizlik ve ekonomik kriz en yüksek seviyelerine ulaşırken, yüzbinlerce genç üniversite mezunu işsiz ve endişeli, taksit ve borç yüküne maruz kalmamalılar. AKP hükümeti gençlik borcundan ziyade geleceği düşünmeyi tercih ediyor. - Borç silinmeli ve ödenmemelidirGençliğimiz umutsuzluğa kapılıyor. "

 Türkiye'nin en büyük muhalefet partisi, yetkililerin Corona'ya karşı koyma politikasını eleştiriyor.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kan Saliji, Corona virüsü ile mücadele kapsamında İstanbul'un açıkladığı faaliyetlere getirilen yasağın ertelenmesinin, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne 100 bin yeni üyenin İstanbul'a kaydolmasının kutlanmasından kaynaklandığını belirterek, "Ülkede okullar ve partiler kapandı. Müzikaller ve tiyatrolar yasaktır, ancak tüm etkinlikler olabilirAKP'nin siyasi propagandası mevcuttur ve ücretsizdir.

 "CHP genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Salji, "salgınla mücadelede çelişkiler olduğunu" vurgulayarak, "hükümetin siyasi arzularını yerine getirme arzusu nedeniyle salgının kontrolünü kaybettiğini" söyledi.

350 bin kişi!
İstanbul İlinin geçen hafta sonu toplantıları, etkinlikleri ve partileri 14 Eylül itibariyle yasaklama kararı verdiği, ancak muhalefet devleti Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kentte 100 bin yeni üye için üyelik töreni düzenlemesini bitirene kadar kararın uygulanmasını geciktirmekle suçladığı dikkat çekiyor. İstanbul.

Erdoğan, geçen 24 Temmuz'da "Ayasofya" camisinin açılışının ardından açılışta 350 bin kişinin Cuma namazını kıldığını söyledi.

Sunday 13 September 2020

Çaresizlik iş bulma ‎"... ‏Türkiye'de rekor düşük istihdam oranı


Yeni veriler, Mayıs ayından Temmuz ayına kadar devam eden yeni ortaya çıkan koronavirüs pandemisi ışığında Türkiye'de işsizlik oranının son dönemde yüzde 13,4'e yükseldiğini gösterdi.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre iş aramaya "çok çaresiz" olduğunu söyleyenlerin sayısı, Haziran ayı başında ekonomik aktivite neredeyse tamamen yeniden başlamasına rağmen, geçen yılın neredeyse 3 katı olan 1 milyon 380 bin gibi rekor bir düzeye ulaştı. .


Hükümet, Kasım ayına kadar devam eden ve pek çok kişinin kovulmasını önleyen şu anda dayatılan "işten çıkarma yasağı" yasasını kaldırırsa, işsizlik oranının daha da artması muhtemel.


Türkiye'de son dönemde istihdam oranı görülmemiş bir oranda azaldı ve veriler, istihdamın geçen yıla göre yaklaşık 2 milyon kişi azaldığını ve üç ayda yüzde 42,4'lük bir düşüş olduğunu gösterdi.

Türkiye'de Ağustos ayı sonunda yayınlanan resmi verilerin, Türkiye ekonomisinin bu yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe göre yüzde 9,9 küçüldüğünü ortaya koyması dikkat çekiyor.

İstanbul’daki yasaklar AKP’nin o toplantısı için mi ertelendi?

İstanbul Valiliği'nin dün corona virüsüyle mücadelede yeni tedbirler kapsamında açıkladığı etkinlik yasağı ertelendi. Kararın gerekçesinin bugün yapılacak "AKP'ye 100 bin üye" programı olduğu iddia edildi.


İstanbul Valiliği dün, yat ve teknelerde nişan, kına ve düğün etkinlikleri ile açık havadaki konser, gösteri, festival ve benzeri etkinliklere yasak getirdi. Ancak alınan bu karar daha sonra değiştirildi ve bu hafta sonu muaf tutuldu. Yasakların pazartesi günü başlamasına karar verildi
Bu karara tepki gösteren CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, “İstanbul’da pandemi için alınan kararların pazartesiye ertelenmesinin cevabı burada” diyerek Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesindeki duyurunun ekran görüntüsünü Twitter hesabından paylaştı.

Bu karara tepki gösteren CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, “İstanbul’da pandemi için alınan kararların pazartesiye ertelenmesinin cevabı burada” diyerek Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesindeki duyurunun ekran görüntüsünü Twitter hesabından paylaştı.
CUMHURBAŞKANI BİZDEN DEĞİL Mİ?”

Ena İsfahan isimli bir kişi, “Cumhurbaşkanı bizden değil mi? Neden miting yapıyor. O neden mücadele etmiyor? Neden biz düğünlerimizi erteliyoruz da vekil bey ertelemiyor? Bize akıl vermeyin doktor. Bu gece mitinge gidenlerle pazartesi metrobüse bineceğim” diye tepki gösterdi.

“VİRÜS AKP ETKİNLİKLERİNE UĞRAMIYOR MU?”

Virüs gerekçesiyle vatandaşlara birçok kısıtlama getirilirken, AKP'nin etkinliklerinin yapılmasını eleştiren Nasuh Bektaş isimli kişi ise şu ifadeleri kullandı: Konser yasak, tiyatro yasak, düğün yasak, AKP etkinliği serbest. Virüs ile yapılan müzakere sonrası AKP etkinliklerine uğramıyor.

SAMİMİ DEĞİLSİNİZ SAYIN BAKANIM”
Fahrettin Koca’yı partisinin etkinliklerine suskun kalmakla suçlayan Tolga Demirkol da Sağlık Bakanı’nın inandırıcılığını yitirdiğini dile getirdi: Ayasofya'nın tedbirsiz, mesafesiz açılması, Giresun'da miting yapılması, İstanbul'da önlemlerin bir partinin etkinliğinden dolayı ertelenmesi ve bunların hiç birine hiçbir şey dememeniz, samimi değilsiniz bakanım. Açıkladığınız verilere de kimse inanmıyor zaten.


Türkiye Borsası'nda 24 yıl sonra ilk kez deprem nedeniyle işlemler durduruldu.

Türkiye Menkul Kıymetler Borsası, deprem nedeniyle yaşanan yoğun satışların ardından bugün 24 yıl sonra ilk kez hisse senedi alı...