İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, kentte koronavirüsle
mücadele konusunda belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ile sürekli temasta
olduklarını ifade etti. Yerlikaya, İstanbulluların hasta oldukları halde
işe gittiklerini de ifade ederek bunun nedeninin işten atılma korkusu
olduğunu belirtti.
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, şehirdeki yeni tip koronavirüs
(Covid-19) vakalarının patlamasının ardından eleştirdiği İstanbul Valisi
Ali Yerlikaya’dan telefon aldığını yazdı.
Yerlikaya, Altaylı’ya “Tüm olanlar için bir günah keçisi, bir kurban arıyorsanız ben buradayım” dedi.
Yerlikaya
"İstanbullu hasta hasta işe gidiyor. Çünkü Covid’den korkuyor ama işten
atılmaktan daha çok korkuyor. Bu noktada bir sorun var" ifadelerini
kullandı.
Altaylı köşe yazısında Yerlikaya’nın ifadelerini şöyle aktardı:
Ekim
ayında İstanbul’da salgının en üst seviyeye geleceğini İl Pandemi
Kurulumuzda öngörmüştük. Tatilden dönecek olanlar, köylerinden,
memleketlerinden gelecek olanlarla beraber bir yükseliş olacağını
biliyorduk. Bununla ilgili olarak başından beri uyarılarımızı yaptık.
‘DENETİM YAPMIYORUZ DEMEK HAKSIZLIK’
Siz
lokanta ve kafelerin doluluğundan ve denetimsizlikten söz etmişsiniz.
Doğrudur. Ama denetim yapmıyoruz demek bize haksızlık. Emniyet ve
jandarma ile birlikte 21 Eylül ile 25 Ekim arasındaki 34 günlük sürede
toplam 49 bin 767 ihbarı değerlendirmişiz. Bunun yanı sıra re’sen
yaptığımız denetim sayısı 1 milyon 643 bin 590. Toplamda 1 milyon 693
bin 357 denetim yapılmış. Buna karantinada olması gerekenleri kontrol
için yapılan denetimler de dahil.
Bu denetimlerde ceza kesmemekle
suçlayacaksınız bizi. Doğru cezayı asgaride kesmeye çalışıyoruz. Ceza
bir şey sağlamıyor. Boşu boşuna vatandaşla kamu görevlisi arasında
gerilim yaratıyor. Cezayı son çare olarak düşündük hep. Çocuğunuza bile
sürekli ceza verseniz bir süre sonra ceza arsızı olur, biz ikna metodu
ile gidiyoruz. Üstelik de lüks bir mekan ile küçük bir esnafı aynı
miktarla cezalandırmak da çok adil olmuyor. Can yakmak değil denetimdeki
amacımız. Doğruyu hatırlatmak.
'EKREM BAŞKAN'LA SÜREKLİ TEMAS HALİNDEYİZ'
Emin
olun ki, pandeminin başından beri en yakın çalıştığım kişi Büyükşehir
Belediye Başkanımız. Benim işim siyaset değil. Hizmet. Bunun için de
Ekrem Başkan’la sürekli temas halindeyiz. Çok da iyi çalışıyoruz
bilesiniz. Hiçbir sıkıntı yok.
'SALGININ YÜKSELMESİNDEKİ EN ÖNEMLİ NEDEN TOPLU ULAŞIM'
İstanbul’da
salgının yeniden yükselmesindeki en önemli neden toplu ulaşım. Bunu
unutmayalım. Bu toplu ulaşımı rahatlatamazsak bu salgını kesemeyiz. Bunu
da taşıt sayısını arttırarak yapamayız. Metrobüs zaten limitte. 17
saniyede bir otobüs geçiyor. Bunu daha da kısa süreye indiremeyiz. Diğer
hatlarda da sefer sayısını arttırsak bu kez de durak yoğunluğu sorun
olarak karşımıza çıkıyor. Vatandaşa durakta bekleme diyemeyiz.
'İSTANBULLU İŞTEN ATILMAKTAN DAHA ÇOK KORKUYOR'
İstanbullu hasta hasta işe gidiyor. Çünkü COVİD’den korkuyor ama işten atılmaktan daha çok korkuyor. Bu noktada bir sorun var.
MESAİ SAATLERİ
Bu
yüzden alınacak en önemli önlem sizin de değindiğiniz esnek mesai.
Çünkü toplu ulaşım ve ulaşım sorununu başka türlü çözmemiz mümkün değil.
Tabii bunu sadece kamu çalışanları ile yapamayız. İstanbul’da toplam
çalışanlara kamu çalışanlarının oranı yüzde 8 civarı. Gerisi özel
sektör. Yani 400 bin civarı kamu çalışanı var diyelim kabaca. Özel
sektörde ise 5 milyon. Yani benim kamu çalışanlarını esnek mesaiye
geçirmem sorunu çözmüyor. Bu durumda bizim özel sektörle ve
üniversitelerle de oturup konuşmamız gerekiyordu.
Önce
işverenlerle görüştüm. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ile konuştuk, işveren
sendikaları ile konuştuk. Sonra sendikalarla görüşmeye geçtik. DİSK,
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ hepsi ile. Bütün başkanlar çok olumlu yaklaştı.
Üniversite rektörleri ile görüştüm.
Eylül ayında bu kararı
almıştık. Görüşmeler, hazırlıklar yapıldı. Haftaya tüm gazeteleri, yayın
kuruluşlarını ziyaret ederek bu esnek mesaiyi anlatacağım ve buna
geçeceğiz. En önemli tedbir bu olacak emin olun.
İstanbul
Türkiye’nin ekonomik motoru. Geleni gideni, düzenli- düzensiz 1 milyonu
bulan göçmeni ile her gün 20 milyon kişinin yaşadığı bir kent. Kolay
değil. Burayı bırakın Türkiye’yi dünyanın başka bir kenti ile
karşılaştıramazsınız. Zor bir şehir. Anadolu’da 700 binlik bir
büyükşehir ile İstanbul aynı şey değil. Burada bir öğrenci okula 40
kilometre yol gidebiliyor yeri geldiğinde. Anadolu’da 300 metre. İşe
gitmek için de aynı şey söz konusu.
Burada hükümetimiz ile beraber
hareket ediyoruz. Bildiğimizi okuyamayız. İçişleri Bakanımız, Maliye
Bakanımız çok destek veriyor. Merak etmeyin. Bu haftadan itibaren
salgının frenine basmış oluruz. Ama ille de bir suçlu lazımsa.
Haklısınız. Ben suçluyum.