Monday 31 August 2020

"Bugün Türkiye'nin dış borcu ‎450 ‏Milyar$'ı aştı


"Bugün Türkiye'nin dış borcu 450 Milyar$'ı aştı
Bu rakam, Türkiye'nin toplam yıllık üretiminin yarısından fazlasıdır!
Bugün Türkiye, üretim yapmak istediğinde dışarıya bağımlı
Domates bile üreteceksek gübre ve tohumda dışarıya bağımlı hale getirdi Akepe"
"Döviz ihtiyacımızı karşılayabileceğimiz yatırımları yapmadı Akepe

Harcamalarımız, gelirimizden yüksek
İşte buna cari açık diyoruz
Ülkede sürekli cari açık veren, sürekli borçlanan, refah oluşturamayan ve sürdürülemeyen bir düzen kurdu Akepe"


"Akepe'nin iktidar olduğu 2002'de hane halkın toplam borçları 6 Milyar TL idi.
Bugün 788 Milyar TL'ye ulaştı
18 yılda 100 kat halk borçlandırıldı
Peki gelirimiz 100 kat arttı mı?
HAYIR!
Bu yıl KBGSMG 7 Bin$'ın altına düşecek
Akp rant ekonomisi kurdu"


"Bu yıl Tüketicilere 197 Milyar TL kredi verildi
Pandemiden öncede bir kriz vardı
Üstüne pandemi ciddi biçimde hırpaladı
Bu hırpalanmış işsiz kalmış insanlara HİBE DEĞİL borç verdiler
KOBİ'ler 834 Milyar TL borçlular
Borç ödeme sıkıntılarımızda başladı"


"Sadece pandemi döneminde 218 Milyar TL KOBİ'lerin borçları arttı

Akepe işler yolundayken de işler kötüyken de hep aynı yolu izliyor
Bu durum sorunları çözmüyor!
Türkiye'de insanlar çalışıyor ve emeğinin karşılığını alamıyor
Çalışıyor ve YOKSUL!"

"Akepe, liyakati yoketti

Bu düzen içinde ne bildiğinin (Uzmanlığının) önemi yok, kime yakın olduğunun önemi var

Öğrenme ve bilimin önemini yoketti Akepe
Katma değeri yüksek üretim yapamıyoruz bu yüzden
Cumhuriyet, fırsat eşitliğiydi.
"Akepe, kendi gibi düşünen kendine yakın olan BİZ diye bir tanım üretti

Geri kalan herkesi dışlıyorlar!
CHP, iktidar olana kadar ne yazık ki liyakat sahibi insanlar evde işsiz oturmaya devam edecek!
Son 1 yılda 2,5 Milyon kişi işsiz kaldı"

"Son 1 yılda 3,5 Milyon kişi iş aramaktan vazgeçti
Umutları kalmadı"

Türkiye’nin güncel dış borç stoku, 1989 yılının son çeyreğinden bu yana üçer aylık dönemler halinde yayınlanıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın resmî web sitesinde yer alan “Türkiye Dış Borç İstatistikleri” başlığı altında bu verilere ulaşmak mümkün. Toplam dış borç miktarı; kamu sektörünün, özel sektörün ve merkez bankasının borçları toplanarak hesaplanıyor.

Geçmişten günümüze gerçekleşen dış borç miktarlarına baktığımızda, bir artış eğilimi olduğunu görmekteyiz. Örneğin 2002-2019 döneminde toplam brüt dış borç, 130 milyar $'dan yaklaşık 437 milyar $'a yükseldi.

Ancak dış borç değerlendirilirken esas alınan asıl ölçüt, dış borcun GSYH’ye oranı. Bu oran incelendiğinde de 2013 yılından beri sürekli bir artış yaşandığını söylemek mümkün.

Bununla birlikte; 2002 yılından beri her yılın son çeyreğinde gerçekleşen dış borcun GSYH’ye oranına baktığımızda, ilk kez 2018 yılında 2002 yılı oranının aşıldığını görmekteyiz. 2018 yılının son çeyreğinde %56,7 olarak gerçekleşen dış borcun GSYH’ye oranı, 2002 yılında %54,8 olarak kaydedilmişti.

Öte yandan dış borca ilişkin açıklanan en güncel veri, 2019’un son çeyreğine ait. Bakanlığın yayınladığı verilere göre, 20192un son çeyreğinde Türkiye’nin dış borcu 436,9 milyar $'a ulaştı. 1989 yılından bu yana gerçekleşen en yüksek dış borç ise 2018’in ilk çeyreğinde 467 milyar $ olarak kaydedilmişti.

Sunday 30 August 2020

Mısır tezgahına el konduğu için kendini yakan seyyar satıcı hayatını kaybetti.


Erzincan’da Kurban Bayramı’nın birinci günü mısır tezgahına el konulmak istendiği için kendisini yakan Yavuz Polat hayatını kaybetti

Erzincan Belediyesine ait mesire alanının önünde mısır satmak isteyen Yavuz Polat’ın tezgahı belediye yetkililerinin verdiği talimat üzerine güvenlik görevlileri tarafından kaldırılmak istemesinin ardından tartışma yaşandı. Tezgahına el konulmak istenilen Polat, benzin döküp kendini yakmıştı.

Erzincan’da Kurban Bayramının birinci gününde Ekşisu mesire alanında meydana gelen tartışma sonucunda üzerine benzin dökerek kendini yakan Yavuz Polat, Trabzon’da tedavi gördüğü hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Polat, bugün Erzincan’da son yolculuğuna uğurlandı.

İHA'nın haberine göre, Erzincan Belediyesi'ne ait mesire alanının önünde mısır satmak isteyen Yavuz Polat'ın tezgâhı belediye yetkililerinin verdiği talimat üzerine güvenlik görevlileri tarafından kaldırılmak istemesinin ardından tartışma yaşandı. Tezgâhına el konulmak istenen seyyar satıcı bir anda sinirlenip üzerine benzin döküp kendini yakmıştı.

1 AYDIR YOĞUN BAKIMDAYDI

Vücudunun büyük bir kısmı yanan Yavuz Polat, ambulansla Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Burada ilk müdahalesi yapılan seyyar satıcı Trabzon’a sevk edildi. Trabzon’da yaklaşık bir aydır yoğun bakımda tedavi gören Yavuz Polat, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

CENAZEYE MHP'li BELEDİYE BAŞKANI DA KATILDI!

Polat’ın cansız bedeni bugün karayoluyla Erzincan'a getirilerek Terzibaba Camisinde kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi.

Cenaze namazına yakınlarının yanı sıra, Erzincan Valisi Mehmet Makas, MHP'li Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, AKP Erzincan Milletvekili Burhan Çakır ve yurttaşlar katıldı.


Resmi Gazete'de Yayımlandı: ‏Otomobilde ÖTV Oranları Değişti.


Motor silindir hacmi 1600 cc'yi geçmeyen, ÖTV matrahı 130 bin lirayı aşan otomobiller için ÖTV oranı yüzde 60'tan yüzde 80'e çıkarıldı.

Cumhurbaşkanı kararıyla, cari açığa olumsuz etki eden otomobil ithalatının azaltılması, yerli üreticinin desteklenmesi için lüks ithal otomobillerde ÖTV oranı artırıldı.

Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca cari açık üzerinde yüksek düzeyli olumsuz etkiye sahip olan otomobil ithalatının azaltılması amacıyla motor silindir hacmi aralıkları ve özel tüketim vergisi matrahları esas alınarak düzenlemeye gidildi.

Türkiye'de 1600 cc altı yüzde 60 ÖTV oranına tabi olan otomobillerin neredeyse tamamı (yüzde 99,3’ü), 1600 cc üzeri otomobillerin ise tamamı ithal ediliyor. Bu grup otomobillere uygulanan ÖTV oranlarında artışa gidilirken, 1600 cc altında olup yerli imalatın yoğunlaştığı alanda da vergisiz satış bedeli 70 bin liradan 85 bin liraya artırılarak yerli üreticiye ve yerli sanayiye destek verilmesi amaçlandı.

Hibrit otomobiller için mevcut korelasyon korunarak bu araçlardaki ÖTV oranları da eşgüdümlü bir şekilde artırıldı.

Cumhurbaşkanı kararıyla, 'cari açığa olumsuz etki eden otomobil ithalatının azaltılması, yerli üreticinin desteklenmesi için' lüks ithal otomobillerde ÖTV oranı artırılırken, eğitim ve öğretim hizmetindeki KDV oranı yüzde 8'den yüzde 1’e indirilerek bu farkın velilere olumlu yansıması amaçlandı.

Türkiye'de 1600 cc altı yüzde 60 ÖTV oranına tabi olan otomobillerin neredeyse tamamı (yüzde 99,3’ü), 1600 cc üzeri otomobillerin ise tamamı ithal ediliyor. Bu grup otomobillere uygulanan ÖTV oranlarında artışa gidilirken, 1600 cc altında olup yerli imalatın yoğunlaştığı alanda da vergisiz satış bedeli 70 bin liradan 85 bin liraya artırılarak yerli üreticiye ve yerli sanayiye destek verilmesi amaçlandı. 

Hibrit otomobiller için mevcut korelasyon korunarak bu araçlardaki ÖTV oranları da eşgüdümlü bir şekilde artırıldı.


Otomotivde ÖTV değişikliğini içeren Cumhurbaşkanı Kararı Resmi Gazete'de.
​Örneğin özel tüketim vergisi matrahı 70 bin liraya kadar olan araçlarda matrah 85 bin liraya çıktı. ÖTV oranı yüzde 45 olarak korundu.

ÖTV matrahı 70 bin TL ile 120 bin TL olan araçlarda matrah 85 bin ile 130 bin TL arasında çıktı. ÖTV oranı yüzde 50 olarak korundu. 

Ancak motor silindir hacmi 1600 ile 2000 arasında olan araçlarda yüzde 60 olan ÖTV oranı yüzde 80'e çıktı. 

2000 motor üstü araçlarda yüzde 100 ile yüzde 160 arasında olan ÖTV oranı yüzde 130 ile yüzde 220'ye çıkarıldı.

Anadolu Ajansı'nın haberine göre, maliye politikası değişikliğiyle, 'yüksek fiyatlı ithal otomobillere olan talebin düşük ÖTV oranına tabi otomobillere yönelmesi, bu kapsamda daha az yüksek fiyatlı otomobil ithal edilmesi, yerli otomobil satışının artması, buna bağlı ithalatın miktarının azalması ve kompozisyonunun değişmesi suretiyle daha az ithalat bedeli ödemesi yoluyla cari açığın azalmasına olumlu katkı vermesi' hedeflendi. 

Eğitim ve öğretimde KDV oranında indirim
Özel okullarda KDV indirildi: 
- Yüzde 8 olan KDV yüzde 1'e çekildi
- İndirim 1 Eylül 2020 ile 30 Haziran 2021 arasında verilen eğitim için geçerli olacak
- Karar özel üniversiteler için de geçerli olacak



Wednesday 26 August 2020

AKP’li belediye İBB’ye bağlı Halk Ekmek büfesini kaldırmak istedi.

İBB’ye ait Halk Ekmek büfesine, Eyüp Belediyesine bağlı zabıta ekipleri müdahale etmek istedi. Halk Ekmek Yönetim Kurulu Başkanvekili Özgen Nama olay yerinde duruma tepki gösterdi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) bağlı olan Eyüp-Karadolap Mahallesi Atatürk Bulvarı’ndaki Halk Ekmek büfesine Eyüp Belediyesi zabıtaları müdahale etmek istedi.

Halk Ekmek Yönetim Kurulu Başkanvekili Özgen Nama, zabıtalara tepki gösterdi.

“EKİPLERİNİZİ TOPLAYIN VE UZAKLAŞIN”

Nama, “Ekiplerinizi toplayın ve uzaklaşın. Buradaki hizmetler büyükşehir belediyesi tarafından karşılanıyor. Size hukuksuz emir veremez amiriniz. Büyükşehir belediyesine ait bir alanda Eyüp Belediyesi tasarruf kullanamaz” ifadelerini kullandı.



663 AİLE ÜCRETSİZ EKMEK ALIYOR”

Mahallenin yoksul bir mahalle olduğunu ifade eden Nama, İBB Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından burada 663 ailenin her gün ücretsiz 3 ekmek alma hakkını kullandığını ancak bu büfe kaldırılırsa kullanamayacaklarını söyledi.

“İstanbul’da ekmek 1,5 lira, Halk Ekmek’te ise 75 kuruş. Halkı bu sağlıklı ekmeği en uygun fiyattan alma imkanından yoksun bırakamayız. Halk Ekmek’i İstanbul’un her çeperine götüreceğiz” diyen Nama, AKP’nin İBB’yi kaybettikten sonra ilçe belediyeleri gücünü kullanarak büfe açılışlarını engellemeye çalıştığını söyledi.



Nama, sosyal medya hesabından olaya ilişkin görüntüleri ise “İBB’nin tasarrufunda olan, Eyüp – Karadolap Mahallesi Atatürk Bulvarında bulunan Halk Ekmek büfemize Eyüp Belediyesi zabıtalarının hukuksuz müdahalesine izin vermeyeceğiz” ifadeleri ile paylaştı. (ANKA)




Cinsel saldırı sanığı uzman çavuş Musa Orhan tahliye edildi.

Batman'da 18 yaşındaki İpek Er’e tecavüz ederek intihar etmesine sebep olan Uzman Çavuş Musa Orhan tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edildi


İpek Er’e yönelik ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçlaması ile hakkında dava açılan Uzman Çavuş Musa Orhan tahliye edildi. Mahkemenin verdiği tahliye kararı sonrası Orhan; dün akşam; tutuklu bulunduğu cezaevinden salıverildi. Batman’ın Beşiri ilçesinde Uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüzüne maruz kalması üzerine 16 Temmuz’da intihar girişiminde bulunup, tedavi gördüğü hastanede 18 Ağustos günü yaşamını yitirmişti. 

GEÇEN HAFTA TUTUKLANMIŞTI
Musa Orhan için geçen hafta tutuklama kararı verilmişti. Hazırlanan iddianame ile birlikte Orhan’ın tutuklanmasına yönelik Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesi yakalama kararı çıkarmıştı. Mahkemenin verdiği karar sonrası teslim olan Orhan cezaevine konulmuştu.
Musa Orhaniçin geçen hafta tutuklama kararı verilmişti. Hazırlanan iddianame ile birlikte Orhan’ın tutuklanmasına yönelik Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesi yakalama kararı çıkarmıştı. Mahkemenin verdiği karar sonrası teslim olan Orhan cezaevine konulmuştu. Mahkeme tahliye etti, cezaevinden salıverildi Musa Orhan’ın avukatı Dr. Mehmet Erkan Akkuş; tutuklama kararına itiraz etti. Avukat Akkuş, itiraz dilekçesinde müvekkilinin kaçma şüphesinin bulunmadığını öne sürdü. İtirazı Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirdi. Mahkeme, Avukat Akkuş’un itiraz dilekçesinde belirtilen hususları yerinde görerek Orhan’ın tahliyesine karar verdi. Karar kısa süre içinde Orhan’ın tutuklu bulunduğu cezaevine ulaştı. Cezaevi idaresi kararla birlikte Musa Orhan’ı serbest bıraktı.

Kaynak:18 yaşındaki İpek Er’e tecavüz zanlısı Uzman Çavuş Musa Orhan tahliye edildi

 İpek Er’in ‘Orhan bana tecavüz etti” dediği mektubu annesi açıklamıştı.


 Arkasında mektup bırakarak intihar etti İntihar girişiminde bulunan Nisan 2002 doğumluİpek Er, 20 gün süren yaşam savaşını geçen hafta kaybetmişti. Er, geride bıraktığı mektubunda Orhan’ın kendisine tecavüz ettiğini belirtmişti. Soruşturma sürüyor Er’in ölümüne ilişkin soruşturma Batman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülüyor. Musa Orhan’a yönelik ‘nitelikli cinsel saldırı’ davasının ilk duruşması ise önümüzdeki Ekim ayında Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Öte yandan, olay sonrası, Jandarma Genel Konutanlığı da Orhan’ın açığa alınması kararı vermişti.

Soruşturma sürüyor Er’in ölümüne ilişkin soruşturma Batman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülüyor. Musa Orhan’a yönelik ‘nitelikli cinsel saldırı’ davasının ilk duruşması ise önümüzdeki Ekim ayında Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Öte yandan, olay sonrası, Jandarma Genel Konutanlığı da Orhan’ın açığa alınması kararı vermişti.

Tuesday 25 August 2020

ABD Başkanı Trump'tan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Rahip Brunson övgüsü.

ABD Başkanı Donald Trump, ABD'li rahip Andrew Craig Brunson'un serbest bırakılmasından dolayı Türkiye'ye minnettar olduklarını vurgulayarak, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok iyiydi." değerlendirmesinde bulundu.


Trump, Cumhuriyetçi Parti Kurultayının ilk gününde yayınlanması için, Beyaz Saray'da, daha önce farklı ülkelerde tutuklu ya da rehin tutulan 6 vatandaş ile bir söyleşi gerçekleştirdi.

Yaklaşık 50 ülkede tutuklu ya da rehin tutulan vatandaşlarını geri döndürdüklerini vurgulayan Trump'ın misafirleri arasında, İzmir'de terör örgütleri adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla yargılandığı davada, "örgüte yardım" suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılan ABD'li din adamı Andrew Craig Brunson da vardı.

AA'nın haberine göre; "Şunu söylemeliyim ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan çok iyiydi." ifadesini kullanan Trump, Brunson'ın "suçsuz" olduğunu savundu.

Trump, "Erdoğan ile birkaç konuşma yaptıktan sonra onunla anlaştık. Bunun için minnettarız ve Türk halkına da minnettarız. Anladığım kadarıyla sen de minnettarsın." diye konuştu.

Brunson ise bunun üzerine, "Türk halkını seviyoruz." ifadesini kullandı ve serbest bırakılması için yaptıklarından dolayı ABD Başkanı Trump'a teşekkür etti.



Yürekleri burkan bu görüntünün ardından dikkat çeken uyarı!

Bursa’da karıştırdığı çöplerden evine yiyecek bir şeyler götürmeye çalışan yaşlı kadın yürekleri burktu. Sözcü'nün görüntülediği olay hakkında konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, "Ülkemizde gelir yetersizliği ve yoksullukla mücadele eden yaşlıların sayısı her geçen gün artıyor. 2019 yılı itibarıyla yoksul yaşlıların oranında yüzde 22 artış var" dedi.

Sözcü’nün Bursa'da görüntülediği çöpten yiyecek arayan yaşlı kadınla ilgili konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, yoksul yaşlıların sayılarının her geçen gün arttığını söyledi. Karabıyık, Sözcü’ye yaptığı değerlendirmede emekli ve yaşlıların ekonomik sıkıntılarından söz etti.
“YOKSUL YAŞLI ORANINDA YÜZDE 22 ARTIŞ VAR”

Karabıyık, “65 yaş üstü nüfusun yoksulluk oranı yüzde 17, diğer ülkelerde böyle değil. En az bir yaşlı olan 5 milyon 629 bin hane var. 2014 yılına göre, 2019 yılı itibarıyla yoksul yaşlıların oranında yüzde 22 artış var. Sarayın ihtişamını itibar olarak görenlere soruyoruz, yaşlılar yoksullaşırken, Bursa'da bu kadın çöpten yemek karıştırırken itibar nerede? Sosyal devlet nerede?” 

BEŞ KİŞİDEN BİRİ YOKSUL

Ülkede her 5 kişiden 1'inin yoksul olduğunu gördüklerini ifade eden Karabıyık, şu ifadeleri kullandı;

*Ekonominin yavaşladığı, enflasyonun yüzde 20'yi aştığı, reel gelirlerin oldukça azaldığı bu süreçte, yoksulluğun azalacağı bir tablo ne yazık ki ortaya çıkmıyor aksine daha da artıyor.

“13 MİLYON EMEKLİDEN 4 MİLYONU ÇALIŞIYOR”

“SGK verilerine göre, 2019 Aralık itibarıyla Türkiye'de emekli sayısı, 12 milyon 977 bin 719 ve emeklilerimizin yüzde 70'i asgari ücretin altında maaş alıyor” diyen Karabıyık, açıklamasına şöyle devam etti:

*13 milyona yakın emekliden yaklaşık 4 buçuk milyonu çalışıyor ve yüzde 95'i kayıt dışı. Yani, her üç emekliden biri kira ve faturaları ödemek, market-pazar alışverişi yapabilmek için çalışıyor…

*Elektrik, doğalgaz, benzin ve temel gıda fiyatlarına yapılan zamlar, çarşı pazarda el yakan fiyatlar dar gelirliyi iyice zora sokarken, geçim sıkıntısı içerisinde olan vatandaşın alım gücünü iyiden iyiye düşürdü.

*Alım gücü düşen emeklinin ocağında tencere kaynamaz oldu. Emeklilerin milli gelirden aldığı pay da yıllar içinde giderek azaldı. Düşük emekli maaşları nedeniyle geçimini sağlayamayan emekliler, evini geçindirebilmek için emeklilikten sonra da çalışıyor.

 2015 yılında 5626 kişi İŞKUR'a kayıtlıydı. Bu sayı 2010 yılında ise yaklaşık 2 bin kişiydi. Yani, son 10 yılda emekli olup yeniden çalışmak için İŞKUR'a kayıt yaptıran vatandaşların sayısı 5 kat arttı.

*İŞKUR'a kayıtlı 65 yaş üstü vatandaşların 3 bin 430'u kadın. Geçim sıkıntısı çeken, mutfağında tencere kaynamayan emekli kadınlar, çareyi çalışmakta buluyor.

 

Monday 24 August 2020

Somalili bir bölge lideri, ‏Katar ve Türkiye'yi iç çatışmaların alevlenmesine karşı uyarıyor.

Somalili bir bölge lideri, Katar ve Türkiye'yi iç çatışmaların alevlenmesine karşı uyarıyor.Somali Yangınları web sitesine göre, Somali'nin Jubaland eyaletinin başkanı Ahmed Madobe olarak da bilinen Ahmed Mohamed Islam Katar, Türkiye ve Etiyopya hükümetlerine Somali federal hükümetini desteklememeleri konusunda uyarıda bulundu.Madobe, Katar'ı federal hükümete para göndermekle suçladı. Ülkeye zarar verin. Ayrıca Türkiye'den Somali özel kuvvetlerinin eğitimini durdurmasını istedi ve bu kuvvetlerin federal hükümete tayin edilemeyeceğini söyledi.






Jubaland Parlamentosu'nun açılış oturumunda yaptığı konuşmada, "Katar'a ülkeye zarar vermek için kullanılan parayı sağlamayı bırakmasını söylüyoruz." Madobe, federal hükümetle diyalog çağrısını yineleyerek, Başkan Farmajo'yu yönetimiyle anlaşmazlığı çözmek için diyaloga girmeye çağırdı.

Son dönem, Mogadişu'nun Gedo bölgesine yüzlerce asker göndermesi, Jubaland güçlerini çeşitli şehirlerden sürmesi ve sınır şehri Bula Hau'da Madobe yanlısı güçlerle çatışmalara yol açmasının ardından Jubaland bölgesel eyaleti ile federal hükümet arasındaki gerilimin tırmanmasına tanık oldu.

Katar Emiri Tamim bin Hamad, halkının işlerini ihmal ettiği, zenginliğini ve kabiliyetini terörist gruplara destek vermek için harcadığı ve Türk rejiminin kollarına düşmeye devam ettiği, Katar halkı rejimin kötü yönetimi yüzünden acı çekmeye devam ederken adamlarına madalya ve ödüller verdiği bir dönemde, Afrika kıtası ülkelerinde terörü yayma planına devam ediyor. Katar ülkesi.

Katar muhalefetine bağlı Qatarelix, Katar rejiminin her zaman açık kartlarla oynamayı tercih etmediğini doğruladı. Karışıklık onu çaresiz kılarKatar rejiminin terörün Afrika'da yayılmasındaki sorumluluğunun kapsamının belirlenmesi üzerine. 

Davutoğlu’ndan ‎‘erken seçim’ ‏açıklaması: ‏Kongrelerimizi hızlandırmamızın sebebi budur ve doğrudur.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ‘erken seçim’ iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu partisinin seçime hazır olduğunu belirterek "Önümüzdeki döneme bakarsak erken seçim tartışmaları gündemde. Biraz da bizim kongrelerimizi hızlandırmamız büyük kongreye gitmemizin doğal olarak hızlı bir süreç içerisinde seyretmesinin sebebi de budur ve doğrudur" dedi.


Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin il başkanları toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz Cuma günü Karadeniz'de doğal gaz rezervi bulunmasına ilişkin yaptığı açıklamaların ardından Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a geniş yer ayrılmasını eleştiren Ahmet Davutoğlu şunları söyledi:

* Böyle bir doğal gaz keşfi hepimizi sevindirmişse bu keşfin Türkiye'nin ekonomisini batıran bir bakanın şahsi promosyonu haline getirilmesi devlet ahlakına aykırıdır.

* Şu anda Enerji Bakanı var. Bakanlar gittiklerinde arkalarında bir miras bırakırlar ama sanki o bakanlığı devam ettiriyormuş gibi davranamazlar.


ERKEN SEÇİM MESAJI

* Hangi şartta ve hangi zeminde olursa olsun her zaman erken seçime hazırız” diyen Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:


izin yakınınız olmasıysa orada bir siyasi ahlak kalmaz ve millet bunun hesabını mutlaka sorar.

TAKVİYE BİRLİK ÇIKIŞI

Cumhurbaşkanı kararıyla yeni takviye birlikler kurulmasına ilişkinde açıklamalarda bulunan Davutoğlu şunları kaydetti:

* Valiliğin denetiminden ayrı, emniyet genel müdürlüğü bünyesi ve doğrudan Cumhurbaşkanı irtibatlı bir birlik kurmaya neden ihtiyaç hissedilir. Valilerin denetiminde olmayan bir gücün kim tarafından denetlenecek, kim tarafından o gücün yanlış uygulamaları olursa cevap oluşturulacak.

* Tabi ki devletin devletin güvenliği ve milletin huzuru için her türlü tedbir alınacak ama devletin mimarisi bozulamaz. Anayasal çerçevede emniyet genel birliğine yasal anlamda verilen yetkilerin dışında hiyerarşisi açık ve net olmayan yapılar ortaya koyduğunuz zaman milletin var olan sisteme olan güvenini sarsarsınız.

ERKEN SEÇİM MESAJI

* Hangi şartta ve hangi zeminde olursa olsun her zaman erken seçime hazırız” diyen Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

* Önümüzdeki döneme bakarsak erken seçim tartışmaları gündemde. Biraz da bizim kongrelerimizi hızlandırmamız büyük kongreye gitmemizin doğal olarak hızlı bir süreç içerisinde seyretmesinin sebebi de budur ve doğrudur.

* Şunu hep söylüyoruz, size de ben güveniyorum. Ben İl başkanlarıma güvendiğim için bugün bir daha söylüyorum, bu il başkanları kadrosu bütün eksik illeri de tamamlayarak inşallah 41 ilde kongrelerini en kısa sürede 15-20 gün içerisinde yapacak




Milli Beka Hareketi Genel Başkanı Murat Şahin, ‏gözaltına alındı.


alınan Şahin’in arabasında polis çakarı, polis telsizi ve polis kimliği bulundu.
AKP eski milletvekili Metin Külünk’ün adamları olduğu iddia edilen kişiler, dün Süleyman Soylu’ya yakınlığı ile bilinen Milli Beka Hareketi Derneği’ni basmıştı. Ardından bugün Milli Beka Hareketi Genel Başkanı Murat Şahin, gözaltına alındı. Şahin’in aracında polis çakarı, polis telsizi ve polis kimliği bulundu. Polis memurunun “Komiserim adamın aracından kripto telsiz çıktı, bizi dinliyor” ifadesi dikkat çekti.

Milli Beka Hareketi Derneği Başkanı Murat Şahin, AKP’li Metin Külünk’e bağlı kişilerin dernek binasını bastığına dair görüntüleri paylaşmıştı. Milli Beka Hareketi Derneği Başkanı Murat Şahin, AKP’nin eski milletvekili Metin Külünk’ün dernek binasını bastığını duyurdu. Şahin, Külünk’ün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik eleştirilerine karşı Soylu’nun yanında yer aldıkları için bu saldırının hedefi olduklarını iddia etti. Külünk ise henüz bir açıklama yapmadı.

Olaya ilişkin görüntüleri paylaşan Şahin, “AK Parti’de uzun yıllar emek vermiş bir teşkilatçı, bir ağabey dediğimiz Metin Külünk’ün, tetikçilerini savunmak için güpegündüz vakti dernek basmaya kalkması düpedüz ahlaksızlıktır ne bir davaya ne de teşkilatçılığa sığar” notunu yazdı.

Milli Beka Derneği’ndeki olayla ilgili “Büyük mafyaya eklemlenmiş küçük mafya grupları rant bölüşümünde sorun yaşıyor olsa gerek” yorumunu yapan Şık, şunları aktardı:

“Bir grup trol hesapla birlikte@millibeka, Saray saltanatına karşı kendisi bir güç odağı olmaya çalışan @suleymansoylu tarafında.@mkulunk ve ekibi ve trol çetesi ise son günlerde @BeratAlbayrak güzellemelerine hız veren Pelikan çetesinin tarafında. Bir eski milletvekili olan @mkulunk ve adamlarının mafya raconuyla, İçişleri Bakanı ile ilişkili olduğu öne sürülen dernek görünümlü bir başka teşkilata saldırmasının esas nedeni ise şimdilik bir dedikodudan ibaret. Dedikodu şu: Damat bakana yönelik doğalgaz rezervleri bulunduğu iddiasıyla reklam çalışmalarının nedeni parti içinde güçlendirilmesine yönelik bir sürecin başlangıcı. Umduğunu bulamayan @suleymansoylu ‘nun da AKP’den ayrılma hazırlığı/görüşmeleri (yeni parti/ittifaklar) yaptığı.”

Ahmet Şık bir süre sonra ise, Erdal Yılmaz’ın gözaltına alındığını yazdı. Şık, “Erdal Yılmaz’ın, Mardin BŞB ile ilgili yosuzluk dokümanlarını nereden temin ettiği ile ilgili soruşturulduğu öne sürülüyor” dedi.

Milli Beka Hareketi Derneği Genel Başkanı Murat Şahin’in de gözaltına alındığı öğrenildi.  Şahin’in aracında polis çakarı, polis telsizi ve polis kimliği bulunduğu öne sürüldü. 





Sunday 23 August 2020

Erdoğan’ın doğalgaz müjdesini vatandaşa sordu.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye tarihinin en büyük doğalgaz rezervinin Karadeniz’de bulunduğu müjdesini verdi. Peki bu müjdeye vatandaş ne dedi? Beklentiler karşılandı mı? Açıklamanın ardından Sözcü sokağa çıktı, 7’den 70’e sordu. Kimi vatandaş doğalgaz bulunmasının sevindirici bir haber olduğunu düşünürken bazıları da doğalgaz güzel de keşke emekli maaşı, Covid-19 aşısı, ekonomik kriz ile ilgili gelişmelerin müjdesi olsaydı yorumunu yaptı. İşte sokağın “Doğalgaz Müjdesi”ne yorumu…

Haluk Şevket Torun, Erdoğan’dan böyle bir müjde beklediğini fakat Akdeniz’de doğalgaz keşfedilebileceğine dair bir tahmininin olduğunu söyledi. Torun Türkiye’nin 30 milyar dolarıyla gaz ihtiyacını karşıladığını bu sebepten doğalgaz keşfinin Türkiye için çok iyi olduğunu belirtti.

Torun, konuya ilişkin “Bu cepte kalan parayı halka aktarsalar daha iyi şeyler de olabilir, dördüncü köprüyü yapabileceğimiz büyüklükte bir para çünkü bu” dedi. Torun, corona virüsü sebebiyle bir aşı müjdesi beklediğini fakat bu açıklamanın da iyi olduğunu söyledi.

VERİLECEK MÜJDE, DOĞAL GAZ REZERVİ Mİ?

Kulislerden gelen bilgilere göre Türkiye Karadeniz'de çok ciddi bir doğal gaz rezervi buldu. Ancak, bu rezervin müjdesi verilmek için yaklaşık bir ay beklendi. Beklenme nedeni ise rezervle ilgili gerekli çalışmaların yapılması oldu. Sosyal medyada paylaşılan fotoğrafta da Zonguldak Ereğlisi açıklarındaki Tuna-1 bölgesinde sondaj faaliyeti yürüten Fatih gemisine götürülmek üzere bir gemiye yüklenmiş canlı yayın aracının görüntülendiği iddiası ortalığı karıştırdı.


Bu kapsamda, Karadeniz'in Türkiye'nin yeni keşifler yapması açısından potansiyele sahip olduğunu belirten Kuyan, "Bu keşif Türkiye için büyük oranda bir oyun değiştirici. Buradan yıllık çıkarılabilecek rezerv miktarının 5 milyar metreküp seviyesinde olabileceği düşünülüyor. Bu rakam da Türkiye'nin yıllık doğal gaz tüketiminin yüzde 10'una denk geliyor. Türkiye'nin bu oranda bir gazı kendisinin üretmesi, doğal gaz ticareti açısından öngörülebilirlik ve sürdürülebilirlik sağlayacak çünkü artık fiyatı Brent petrole veya bizim dışımızda gelişen faktörlere endeksli ithal ettiğimiz gazın miktarı azalacak." diye konuştu.

Fatih sondaj gemisinin Karadeniz'de keşfettiği 320 milyar metreküp doğal gazın Türkiye'nin uluslararası ticaretteki pozisyonunu güçlendireceği öngörülüyor.

Türkiye'nin tarihindeki en büyük keşfi yaparak Karadeniz'de bulduğu 320 milyar metreküplük doğal gazla uluslararası ticarette daha sağlam bir pozisyona geleceği öngörülürken, gaz ithalatı yapılan ülkelerle devam eden fiyat pazarlığı görüşmelerinde ve mevcut kontratların şekillenmesinde önemli bir avantaj sağlayacağı vurgulanıyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Türkiye'nin yıllık doğal gaz üretimi 2019 sonu itibarıyla 473,8 milyon metreküpe yükselirken, doğal gaz ithalatı da 45,2 milyar metreküp oldu.

Türkiye'nin doğal gaz ithalatında geçen yıl yüzde 33,6 ile en büyük payı alan Rusya'yı, yüzde 21,2 ile Azerbaycan ve yüzde 17,1 ile İran takip etti.
Türkiye'nin uzun vadeli gaz kontratları bulunan bu ülkelerden boru hatları aracılığıyla ithalat gerçekleştirilirken, kalan yüzde 28,1'lik kısım ise Cezayir, Nijerya, Katar, ABD, Trinidad ve Tobacco ve Norveç gibi çeşitli ülkelerden sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) olarak yapıldı.

UZUN VADELİ KONTRATLARIN SÜRESİ DOLUYOR

Türkiye'nin uzun vadeli doğal gaz kontratlarının büyük bir kısmının sona ereceği tarih yaklaşırken, daha uygun fiyata ithal edilebilen LNG'nin payı da giderek artış gösteriyor.

Bu kapsamda, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) ve özel sektörün Rusya'nın devlet şirketi Gazprom ile 8 milyar metreküp gaz ithalatını kapsayan uzun vadeli sözleşmeleri 2021'de sona eriyor. Aynı tarihte, Azerbaycan ile yapılan 6,6 milyar metreküp gaz kontratının süresi ve Nijerya ile de 1,3 milyar metreküpü kapsayan uzun vadeli LNG anlaşmasının süresi de doluyor.

Ayrıca, Cezayir ile 4,4 milyar metreküpü kapsayan uzun vadeli LNG kontratının süresi 2024'te, Rusya'dan Mavi Akım boru hattıyla ithal edilen 16 milyar metreküplük gaz sözleşmesinin süresi 2025'te ve İran ile yapılan 9,6 milyar metreküplük uzun vadeli gaz kontratının süresi ise 2026'da sona eriyor. Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı ile gelen 6 milyar metreküp gaz sözleşmesinin süresi ise 2033'te biterken, Türk özel sektörün Rusya ile olan toplam 6 milyar metreküplük gaz sözleşmelerinin vadesi 2043'te doluyor.

Böylece, gelecek 5-6 yıl içerisinde Türkiye'nin başta Rusya olmak üzere Azerbaycan, İran, Cezayir ve Nijerya ile yaptığı ve 45 milyar metreküp gaz ithalatını kapsayan uzun dönemli gaz kontratlarının geleceğinin nasıl şekilleneceğine ilişkin fiyat müzakereleri ve görüşmeler sürüyor.
Uzmanlara göre, Karadeniz'deki 320 milyar metreküplük doğal gaz rezervi söz konusu kontrat görüşmelerinde Türkiye'nin elini güçlendirirken, ticaret merkezi olma hedefini gerçekleştirmesine de yardımcı oluyor.

Aynı zamanda, gazın bulunduğu bölgede daha derine inen sondajların gerçekleştirileceği ve potansiyel başka keşiflerin de olabileceği öngörülüyor.

"KEŞİF, AVANTAJLI BİR DÖNEME DENK GELDİ"

Yatırım ve danışmanlık şirketi APLUS Enerji Ortağı Volkan Yiğit, Fatih sondaj gemisinin Sakarya Gaz Sahası'ndaki keşfinin Türkiye için çok avantajlı bir döneme denk geldiğine dikkati çekerek, "Türkiye’nin uzun dönemli doğal gaz tedarik anlaşmalarının 16 milyar metreküplük kısmının 2021 yılında biteceğini biliyoruz. Keşfin en büyük katkılarından biri de bu sayede olacak. Özellikle son birkaç yıldır bu konuda çok olumlu adımlar attığımızı söyleyebilirim." dedi.
Bu adımları gaz depolama ve iletim tarafında yapılan altyapı ve LNG yatırımları olarak sıralayan Yiğit, şöyle konuştu:

"LNG ve yüzer LNG anlaşmaları sayesinde Türkiye, petrole dayalı boru gazı sözleşmelerinin payını düşürme konusunda başarılı oldu. Bu yıl yeni tip koronavirüs salgının da etkisiyle küresel piyasalarda düşen LNG fiyatlarından yararlanarak, bu alanda atılan adımların meyvelerini de toplamaya başladık. Yani Türkiye artık ucuz doğal gaz bulduğunda alıp depolarını doldurma kabiliyetine erişti ve bu kapasiteyi daha da artıracak. Bu adımlar elbette sadece ucuz LNG tedariki için değil, diğer yandan Gazprom ile mevcut sözleşmelerin uzatılması veya yenilenmesi konularında elimizi güçlendirmek için atıldı. Gazprom’un benzer durumlarda diğer ülkelerle masaya oturduğunda yaptığı indirimleri ya da sözleşme koşullarında alıcının lehine yapılan değişiklikleri biliyoruz. Bu tarafta başarılı adımlar atılırken ve sözleşme yenileme görüşmeleri sürerken, hem küresel piyasalardaki fiyatların düşük gitmesi hem de doğal gaz keşfimiz bizi çok avantajlı bir konuma getirebilir."




Kuyan, söz konusu keşfin etkisinin sadece doğal gazla kalmayacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Türkiye daha ucuz gaza erişim sağlayabileceği ve piyasaya daha düşük fiyatlı gaz sunabileceği için, Avrupa'dan daha ucuz elektrik üreten bir ülke haline de gelebilecek. Sanayici daha ucuza elektrik kullandığında, bu otomatik olarak ihracat potansiyelini de artırıyor. Bu yüzden hem elektrik hem de doğal gaz ticaretine ivme kazandıracak bir sürecin de ilk adımı olarak görebiliriz. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin enerji ticaret merkezi olma hedefine daha hızlı koşmaya başlayacağını söyleyebilirim. Ticaret açısından en zor konu fiyattan ziyade fiyatın öngörülebilir olması. Türkiye'nin artık enerjide kendi kendine yetebilecek bir ülke haline gelebilecek olması önümüzdeki en büyük fırsat."
 




Doğalgaz müjdesi'nin ardından dolar-TL kurunda hareketlilik


Erdoğan'ın müjde olarak Karadeniz'de 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu açıklamasının ardından dolar-TL kurunda yukarı yönlü hareketlilik görüldü.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Türkiye'de yeni bir dönemin açılacağına da şimdiden inanıyorum” diyerek duyurduğu ‘müjde’ hakkında açıklama yaptı. Erdoğan, Karadeniz'de 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu, 2023'te halkın kullanımına sunulacağını söyledi.

Haber üzerine gözler dolar-TL kuruna çevrildi.

Dünyada en fazla doğal gaz rezervine sahip ülkeler

2020 verilerine göre, dünyada en çok doğal gaz rezervine sahip olan ülkeler hangileri, Türkiye’nin mevcut doğal gaz rezervi



ABD Enerji Enformasyon Yönetimi (EIA) verilerine göre, dünya genelinde kanıtlanmış en fazla doğal gaz rezervine sahip ülke, 47,80 trilyon metreküple Rusya.

Son olarak 8 Ağustos 2020’de güncellenen veriler, dünya üzerinde toplam 203,14 trilyon metreküp kanıtlanmış doğal gaz rezervi bulunduğunu gösteriyor.

2019 yılında kanıtlanmış en fazla doğal gaz rezervine sahip ülke, 47,80 trilyon metreküple Rusya olurken onu 33,80 trilyon metreküplük doğal gaz rezerviyle İran, 23,86 trilyon metreküple Katar ve 13,44 trilyon metreküplük rezerviyle ABD izledi.

DOĞAL GAZ ÜRETİMDE LİDER ABD

Doğal gaz rezervi açısından 4. sırada olmasına rağmen küresel enerji piyasalarında geçen yıl en fazla doğal gaz üreten ülke 920,9 milyar metreküple ABD oldu. Yani, geçen yıl piyasaya sunulan doğal gazın yüzde 23,1'i ABD'de üretildi. ABD’yi 679 milyar metreküplük üretimle Rusya izledi. İran ise dünyanın en fazla doğal gaz rezervine sahip ikinci ülkesi olmasına rağmen, üretimde 244,2 milyar metreküple üçüncü sırada yer aldı.

Erdoğan, Türkiye’nin enerji konusunda en üst lige çıktığını savundu. Yıllarca enerjide dışa bağımlılığın maddi ve manevi sıkıntılarını çektiklerini anlattı. Ardından, “Şimdi hemen tespit kuyuları açmaya başlayacak, ardından üretim konseptini belirleyip inşaat ve yapım işlerine geçeceğiz. Doğalgazın yüzeye çıkartılması ve sisteme aktarılması işlemleriyle birlikte bu kaynaktan fiilen istifade etmeye başlayacağız. Şimdi hedefi veriyorum. Hedefimiz, 2023 yılında Karadeniz gazını milletimizin kullanımına sunmaktır.” diye konuştu. 

RAKAMLARLA DOĞAL GAZ KARNESİ

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da keşfedilen doğalgazla Türkiye’nin ekseninin değişeceğini, cari açık vermeye başlayacağını savundu. Peki gerçekten öyle mi? Söz konusu 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervi Türkiye’yi enerji piyasasında en üst lige çıkarmaya yeterli mi? Söz konusu miktar Türkiye’nin ekseninin değiştirecek kapasiteye sahip mi? 



Saturday 22 August 2020

Binlerce kişiye iş sağlayacak ‎5. ‏İstihdam Ofisi’ni Büyükçekmece’de açtık. ‏

Büyükçekmece'de bulunan 5. İstihdam Ofisi'nin açılışında konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çok sert cevap verdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yap-işlet-devret ile yapılan 'mega projeleri' hatırlattı. İmamoğlu, "Mega proje; uçmadığınız havalimanına, geçmediğiniz köprüye para ödemek değildir. Kanal İstanbul gibi bir şehri alabora edecek projeler üretmek hiç değildir. Mega proje; işe, aşa, insana yatırım yapmaktır. Binlerce kişiye iş sağlayacak 5. İstihdam Ofisi’ni Büyükçekmece’de açtık." dedi.

 
İş arayan vatandaşlar için harekete geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) 5’nci Bölgesel İstihdam Ofisi’ni Büyükçekmece’de açtı.


Daha önce Küçükçekmece, Şişli, Kartal ve Sancaktepe’de açtığı  ‘’Bölgesel istihdam ofisleri’’ ile iş arayan vatandaşları özel sektörde işveren firmalar ile buluşturan ve işsizlik sorununu biraz olsun çözmeye çalışan İBB tarafından 5’inci Bölgesel İstihdam Ofisi Büyükçekmece’de açıldı. Açılışta CHP milletvekilleri Turan Aydoğan, Zeynel Emre, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, , Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, İSPER A.Ş. Genel Müdürü Ayşe Banu Saraçlar ile birlikte ilçe meclis üyeleri yerlerini aldı.

SARAÇLAR: ‘’İLK HEDEF 11 OFİS’’

İstanbul’da 11 ofis açmayı hedeflediklerini söyleyen İSPER A.Ş. Genel Müdürü Ayşe Banu Saraçlar, “Bir ay geçemeden beşinci Bölgesel İstihdam Ofisimizi Büyükçekmece’de hizmete açıyoruz. 16 milyonun yaşadığı İstanbul’da tüm vatandaşlarımızı kapsayacak şekilde yüz yüze hizmet vereceğiz. Mobil ofisimiz de hizmet vermeye başlayacak. Sadece yerleşik değil mobil ofislerimizle İstanbul’un meydanlarında ve sokaklarında olmayı planlıyoruz. 25 binden fazla işverenle temasımız oldu geçen hafta 6 bini aşan vatandaşımızı iş imkanlarıyla buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.



YOKSULLUĞU DEĞİL ZENGİNLİĞİ KONUŞMALIYIZ’’

Birilerinin işsizlikten kaçıp gündemi farklı noktalara çekmeye çalıştığını belirten İmamoğlu, ‘’Biz, onların yarattığı işsizlikle yüzleşip, çare üretip, o insanların yaralarına merhem gönüllerine umut olmaya devam edeceğiz. Yaklaşık 2 bin 500 firmayla irtibat kuruldu. Bunun sayısının artmasını istiyoruz. İrtibat kurulan iş gücü sayısı, 50 bini aşmaya doğru gidiyor. Biz, İstanbul gibi bir kentte yoksulluğu değil, zenginliği konuşmak zorundayız. Biz, İstanbul gibi bir kentte işsizliği değil, Türkiye'nin her yerine iş imkanı yayan bir şehir motivasyonu yaymalıyız. İstanbul'un böyle bir sorumluluğu vardır. Yani İstanbul eğer bugün bu durumdaysa eğer, yoksullukla çırpınıyorsa işte o bugüne kadar ki hem Türkiye'nin hem de İstanbul'un yönetim sorununun sonucudur. Ama biz bunu buradan tersine çevireceğiz. İnşallah hem şehrimiz hem ülkemiz bu anlamda, özellikle ekonomik anlamda değerli bir süreci inşallah başaracaktır. Hep birlikte bu süreci tersine çevireceğiz. Biz, partizanlığı sadece Büyükşehir binasından söküp atmaya değil; İstanbul’un 39 ilçesinden de söküp atmaya geldik” dedi.


Cumhurbaşkanı’na bağlı ikinci bir polis teşkilatı’ ‏kuruldu.

İstanbul’da Emniyet’e bağlı taşra teşkilatı Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’de yer aldı. Av. Prof. Dr. iur. Mehmet Köksal, söz konusu kuvvet müdürlüğünü, “Doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlı ikinci bir polis teşkilatı” olarak tanımladı.

Buna göre, İstanbul’da Emniyet Genel Müdürlüğünün doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı olarak Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü kurulmasına karar verildi.
2018 Temmuz ayında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü’nün görev alanı, Cumhurbaşkanı ve devlet büyüklerinin programları başta olmak üzere mitingler ve ihtiyaç duyulması halinde spor müsabakalarında görevlendirilmek olarak tanımlanmıştı.
Av. Prof. Dr. iur. Mehmet Köksal, konuyla sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, söz konusu kuvvet müdürlüğünü, “Bugünkü ‘müjdenin’ gölgesinde kalan bir karar. CB doğrudan kendisine bağlı ikinci bir polis teşkilatı kurdu. Bu çok tehlikeli bir gelişme! Almanya’da Hitler zamanında SS polis teşkilatına giden yol da böyle başlamıştı!” ifadeleriyle eleştirdi.

İstanbul’da Emniyet’e bağlı taşra teşkilatı Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü kuruldu. 2018 Temmuz ayında Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü’nün görev alanı, Cumhurbaşkanı ve devlet büyüklerinin programları başta olmak üzere mitingler ve ihtiyaç duyulması halinde spor müsabakalarında görevlendirilmek olarak tanımlanmıştı.

Av. Prof. Dr. iur. Mehmet Köksal, konuyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, söz konusu kuvvet müdürlüğünü, “Bugünkü ‘müjdenin’ gölgesinde kalan bir karar. CB doğrudan kendisine bağlı ikinci bir polis teşkilatı kurdu. Bu çok tehlikeli bir gelişme! Almanya’da Hitler zamanında SS polis teşkilatına giden yol da böyle başlamıştı!” ifadeleriyle eleştirdi.

Thursday 20 August 2020

Katar, ‏Filistin davasını desteklemek için bir milyar dolar bağışladı.


Katar Gazze'yi Yeniden İnşa Komitesi ... Katar, Filistin davasına destek için 1 milyar dolar bağışta bulundu

Katar’ın Filistin meselesindeki konumu, en güçlü ve en istikrarlı Arap duruşlarından biri ve uluslararası meşruiyet ve Filistin halkının haklarıyla uyumludur. Katar, Gazze Şeridi’nin inşası için Katar Komitesi başkanına yapılan "Katar Haber Ajansı" nın yaptığı açıklamaya dayanarak, Filistin davasını desteklemek için bir milyar dolar bağış yaptığını bildirdi.

Tarihsel olarak Doha, tüm Filistin halkına siyasi, ekonomik ve insani destek sağlamada uzun yıllar önemli bir rol oynadı. Bu pozisyonlar, Filistin halkının kararlılığının ve Katar Gazze Şeridi'nin Yeniden İnşası Komitesi Başkanı Büyükelçi Muhammed El-Emadi'nin desteğiyle, ahlaki ve insani ilke ve değerlere ve ortak bir kadere dayanmaktadır, bugün Çarşamba günü doğruladı; Katar Devleti'nin Gazze Şeridi'nde tırmanan tırmanışı kontrol altına almak için yoğun çaba harcadığı; Katar'ın insani krizi hafifletme çabalarına paralel olarakSektörün nüfusu tarafından deneyimlenmiştir.Büyükelçi Al-Emadi, “Geçtiğimiz saatlerde yoğun Katar temasları yaşandı; Ve hala en yüksek seviyelerde ve tüm taraflarla birlikte tırmanışı kontrol altına almak ve Şerit sakinlerini daha fazla krizden kurtarmak için devam ediyor.

Ekselansları, Katar Devletinin kardeş Filistin halkını her düzeyde desteklediğini ve hala desteklediğini vurguladı; Filistinlilerin çektiği acıyı hafifletmek için bu desteği sürdürecek

Bu tutarlı tutum her zaman Majesteleri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani tarafından ifade edilmiştir; Majesteleri, uluslararası ve bölgesel kuruluşlar önünde yaptığı tüm konuşmalarında, uluslararası yetkililerle yaptığı tüm toplantı ve tartışmalarda, Filistin meselesine adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşmanın önemini vurguluyor.

 Filistin Maliye Bakanlığı, Suudi Arabistan'ın 2020 Filistin bütçesine mali desteğinin bu yılın ilk çeyreğinde 30,5 milyon dolar olduğunu söyledi.

2020'nin ilk çeyreğine ait Filistin bütçe verileri, Filistin hükümetinin genel bütçe için 70,2 milyon dolarlık dış yardım ve hibe aldığını gösteriyor, bu da Suudi desteğinin toplam fiili dış hibelerin% 43,4'ünü oluşturduğu anlamına geliyor.

Krallık, Filistin meselesinin siyasi ve mali olarak dış politikasının en önemli önceliği olduğunu düşünerek, geçtiğimiz yıllarda Filistin genel bütçesine yönelik mali yükümlülüklerini durdurmadı.

Filistin Maliye Bakanlığı tarafından kısa süre önce yayınlanan yıllık bütçe verileri, Krallığın bütçeyi finanse etmek amacıyla Filistin hükümetine sağladığı toplam dış mali desteğin 2019 yılında yaklaşık 164.77 milyon dolar olduğunu gösteriyor.

Filistin ekonomisinin Corona nedeniyle kaybı 3.2 milyar dolar
Filistin hükümetine Suudi mali desteği, 2014'ün ikinci yarısından bu yana düşen ham petrol fiyatlarındaki krizin ortasında bile durmadı; Filistin Maliye Bakanlığı verilerine göre, ortalama yıllık Suudi desteği yıllık yaklaşık 200 milyon dolar.

2020'nin ilk çeyreğinde Suudi desteği% 96,3'ü oluşturdu31,7 milyon dolarlık toplam Arap desteğinin.

Filistin Maliye Bakanlığı'na göre, 2018'de Suudi Arabistan'ın Filistin bütçesine sağladığı toplam mali destek 227,42 milyon dolar olarak gerçekleşti ve aynı yıl genel bütçeye sağlanan toplam uluslararası desteğin% 43'ünü oluşturdu.

Nisan 2019'da, Birleşmiş Milletler Filistin Mültecileri Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), Suudi Arabistan'ın UNRWA'ya üçüncü en büyük bağışçı olduğunu ve 1994'ten 2018'in sonuna kadar 800 milyon dolarlık toplam bağışla olduğunu duyurdu.

Birkaç gün önce Filistin Başbakanı Muhammed Shtayyeh, ortaya çıkan Corona virüsü (Covid-19) krizi nedeniyle uluslararası ve yerel beklentilerin bu yılın sonuna kadar Filistin ekonomisi ve GSYİH için yaklaşık 3,2 milyar dolarlık kayıp beklediğini söyledi.

Shtayyeh, Ramallah'ta düzenlediği basın toplantısında, virüs krizinin yankılarından en büyük darbenin, yerel gelirlerdeki düşüş nedeniyle Filistin Yönetimi hazinesinden geldiğini ve beklenen bağış fonları dikkate alındığında açığın yaklaşık 1,4 milyar dolara çıktığını belirtti.

Maskesini tam takmayan kadına polis müdahalesi!


Kadıköy’de maskesi burnunu kapatmadığı gerekçesiyle ceza kesilmek istenen, daha sonra polislerin sözlü tacizine maruz kalan iki genç kadın polisler tarafından darp edilerek gözaltına alındı. Tepki çeken 2 polis memuru görevden uzaklaştırıldı.

İstanbul Kadıköy’de iddiaya göre maskesiyle burnunu kapatmadığı gerekçesiyle durdurulan ve ceza kesilirken polislere mukavemet eden kadın gözaltına alındı. Polisin kadını gözaltına alış şekli sosyal medyada gündem oldu. Kadının gözaltına alınma biçimine çevrede bulunan vatandaşlar da tepki gösterdi. Bu gelişmelerden sonra 2 polis memuru görevden uzaklaştırıldı..

“ARKAMDAN GELİP YAKALADI”
Olayla ilgili açıklama yapan Rana isimli kadın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Kendilerinin de maskesi yoktu zaten. Bunu söyleyip cezayı itiraz ettiğim için beni karakola götürmek istedi. Reddettim ve olay yerinden uzaklaşırken arkamdan gelip beni yakaladı” ifadelerini kullandı.

ÇAĞDAŞ HUKUKCULAR DERNEĞİ KONU HAKKINDA AÇIKLAMA YAPTI

Çağdaş Hukukçular Derneği sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ” Maskesi burnunu kapatmadığı iddiasıyla durdurulup ceza kesilmek istenen, daha sonra polislerin sözlü tacizine maruz kalan iki genç kadın darp edilerek gözaltına alındı.” dedi.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul şubesi, maskesi burnunu kapatmadığı iddiasıyla durdurulup ceza kesilmek istenen, daha sonra polislerin sözlü tacizine maruz kaldığı iddia edilen iki genç kadının gözaltına alındığını duyurdu.

Polislerin bir kadını sert müdahaleyle gözaltına aldığı görüntülerini de paylaşan ÇHD İstanbul şubesi, ‘Kadına Şiddete Sessiz Kalma’ ifadesini kullandı.

Sosyal medyada da paylaşılan görüntüler tepki çekti.

Wednesday 19 August 2020

İpek Er'e cinsel istismarda bulunarak ölümüne neden olan Musa Orhan ile ilgili son dakika gelişmesi! ‏

Bugün Batman'da bir Kürt kızı, bu Türk askerinin tecavüzüne uğrayıp geçen ay Musa Orhan iddiasıyla hayatını kaybetti.Askerin bu suçu işledikten sonra serbest bırakılması ve bu haberi ilk yayınlayan gazeteci olması ilginç olan, haberi yayınladığı için hala tutuklu olması.

İpek Er'e cinsel istismarda bulunarak ölümüne neden olan Musa Orhan ile ilgili son dakika gelişmesi! Deliller titizlikle incelendi ve...
Son günlerin en çok konuştuğu ve tutuklanması için kampanyaların yapıldığı Musa Orhan hakkında son dakika açıklaması geldi! Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı, İpek Er'e cinsel istismarda bulunan Musa Orhan hakkında dikkat çeken bir açıklama yaptı. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Başsavcılık, tüm delillerin toplandığını titizlikle incelendiğini ve Musa Orhan'ın Siirt Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildiğini ifade etti. Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesince 18 yaşındaki kıza cinsel saldırıda bulunduğu gerekçesiyle Musa Orhan hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı. Konuyla ilgili son dakika gelişmeleri yaşanıyor...
Sabah Gazetesi'nden Damla Kaya'ın aktardığı son dakika bilgisine göre son günlerin en çok konuşulan olaylarından biri olan Musa Orhan'ın küçük bir çocuğa cinsel istismarda bulunması sonrasında Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı açıklama yaptı. Yargılamayı yapacak mahkemenin kararının beklendiği vurgulandı. Mağdur İpek Er'in annesinin sözleri herkesin yüreklerini dağlamıştı. Talihsiz kız yaşaةm mücadelesini kazanamadı ve hayatını kaybetti.


MİLLETVEKİLLERİ TEPKİ GÖSTERDİ

Mezarlık girişinde durdurulan milletvekilleri ile polis arasında tartışma yaşandı. Polis, milletvekilleri ve yurttaşlar ile İ.E’nin yakınlarının bir araya gelmemesi için aile üyelerini mezarlığın arkasına kepçe ile açılan yoldan çıkararak İ.E.’nin mezarının başına götürdü. Duruma tepki gösteren milletvekilleri “Hukuksuzca uygulamaları yapanlar gün gelecek hesap verecekler” dedi

 UZMAN ÇAVUŞ HAKKINDAKİ İDDİANAMENİN İADESİNE YAPILAN İTİRAZ KABUL EDİLDİ
Soruşturma kapsamında Musa Orhan hakkında düzenlenen iddianame ise Siirt Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başsavcılığa iade edilmişti. Başsavcılık, mahkemenin verdiği karara karşı itirazda bulundu.

"SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"
MA'nın haberine göre Siirt Barosu Kadın Hakları Komisyonu’ndan avukat Ayşegül Kesici’nin paylaştığı bilgiye göre, iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itiraz kabul edildi. Kesici, “Mahkeme aşamasında da Siirt Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak sürecin takipçisi olacağız” dedi. Siirt Barosu da yayımladığı açıklamada sürecin takipçisi olacaklarını belirtti.

Berat Albayrak Hollanda Maliye Bakanı mı?

Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın “Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?” sorusundan hareketle döviz kurundaki sıçramanın sade yurttaşın yaşamını nasıl etkilediğini madde maddede irdeledim. Gerçi soru bir mantık hatası içeriyor; maaşını dolarla alan kişilerin (artık kaç tane kalmışsa!) kurun yükselişinden endişelenmek yerine bayram etmesi gerekir o ayrı…


Eğer Berat Albayrak Hollanda Maliye Bakanı koltuğunda otursaydı ve ödemeler dengesi 2019’daki gibi 93 milyar dolar cari fazla verseydi, kur düzeyinden gerçekten de fazla tedirginlik duymazdık. Üstelik 17,2 milyon nüfuslu, 2019’da 709 milyar dolar ihracat yapan bir ülkeden söz ediyor olurduk. Ekonomisini dış borç, şirketlerinin döviz borcu sorunu yaşamadığı, vatandaşlarının tasarruflarını ağırlıklı yabancı paralarda değerlendirmediği, enflasyonun yıllık 1,6’da seyrettiği bir memlekette muhtemelen insanlar endişeyle dakika başı kur hareketlerini de izlemek zorunda kalmazlardı.

293 milyar dolar cari fazlası bulunan, 2019’da bin 460 milyar dolar ihracat gerçekleştiren Almanya’yı hiç hesaba katmıyoruz bile…

Ahmet Hakan’ın CNN Türk’te Berat Albayrak’la yaptığı söyleşi, “Çokomel, Eti Puf” muhabbetleri bir yana bırakılırsa daha çok “Önemli olan kurun seviyesi değil, rekabetçi olup olmamasıdır. Türkiye tarihinde ilk defa rekabetçi bir kur düzeyiyle ekonomisini dönüştürebilecek bir yapıya kavuştu” sözleriyle gündeme oturdu. Bir maliye bakanının ağzından çıkan ”Kur iner de çıkar da“ aforizmasını ise hafızamıza not ediyor, bir doktorun “tansiyon bu iner de çıkar da var mı başka şikayetin ?” vurdumduymazlığına benzetmekten kendimizi alamıyoruz.
 
1- Türkiye’nin dış borçları 431 milyar dolar. Doların her 10 kuruş artışı dış borç yükünü 43 milyar TL yukarı çekiyor.

2- Kamunun dış borçları Merkez Bankası da dahil 177 milyar dolar. Bu borçlar kamu kaynaklarından yani her bir yurttaşın cebinden ödeniyor.

3- Kamunun 2021’deki 5,5 milyar dolar dış borç faiz ödemesi bütçeye doğrudan 40,5 milyar lira yük bindirecek. Bu da büyük olasılıkla yurttaşın yaşamına değen sosyal harcamaların kısılmasına neden olacak.

4- Gerçek kişilerin döviz mevduatları 120 milyar dolar. Doların her yükselişi bu kesimin “servetinin” artmasını getiriyor. Ülkede servet dağılımı döviz istiflemeyenler aleyhine daha da bozulurken, beklentiler kanalı üzerinden “Döviz tutan zenginleşiyor” algısını güçlendiriyor. Dolayısıyla dolara-avroya yöneliş eğilimini besliyor.

5- 1 dolar - 1 avro kur sepetinin 2019 sonu değeri 6,31 lira iken son rakamlarla 8 liraya çıktı. Bu yüzde 26,7’lik bir artışa denk geliyor. Kur geçişkenliği, diğer bir ifadeyle kurdaki değişimin tüketici fiyatlarına etkisi kaba taslak yüzde 20 tahmin ediliyor. Bunun da zamana yayılmış biçimde zaten yüksek seyreden enflasyon düzeyini yüzde 5 daha yukarı çekmesi beklenir.

6- Sade yurttaşın tükettiği hemen hemen her ürün kur artışından etkileniyor. Örneğin pazardan aldığımız domates, patlıcan, kabak; mazot, gübre, tohum, tarım ilacı derken tüm tarım girdileri dövizden etkilendiği için şipşak pahalılaşıyor.

7- Kurun yükselişi ithalat maliyeti artınca, yabancı makine ve teçhizata gereksinim duyan yatırımları zorlaştıracak. Dolayısıyla büyüme ve istihdamı yavaşlatacak.

8- Doğal gaz ve petrol fiyatlarının kura bağlı yükselmesiyle önümüzdeki kış ısınmak da daha pahalı hale gelecek. İthal ilaç kullananların beli iyice bükülecek.


 
9- Kuru tutabilmek için usul usul başlatıldığı üzere kaçınılmaz biçimde faizler artırılacak. Böylelikle ekonomi hız kesecek, işsizlik sorunu daha da ağırlaşacak.

10- Faizlerdeki sıçrama daha çok dar gelirli yurttaşların kullandığı ihtiyaç kredilerinin ve kredi kartı borçlarının maliyetini yükseltecek, geri ödenmesini zorlaştıracak.

11- Kamu-özel işbirliği projelerinde sözleşmeler döviz üzerinden hazırlanıyor. Uğur Emek’e göre hali hazırda 145.8 milyar dolarlık bir yükümlülük söz konusu. Doların 10 kuruş artışı bütçeye 14,6 milyar lira yük bindiriyor. Örneğin müteahhit Osmangazi köprüsünden araç başına 35 dolar+KDV gelir sağlıyor.

12- Şirketler kesiminin 166 milyar dolar net döviz borçları bulunuyor. Kurun yükselmesi hem nakit akışlarını bozuyor, hem de açık pozisyonlarını bir an önce kapatmak için dövize yönelmelerine neden oluyor. Nitekim 2018 Mart’ından bu yana varlıklarını 10 milyar dolar artırarak, yükümlülüklerini 47 milyar dolar azaltarak 57 milyar dolar döviz talebi yarattılar.

13- Altın fiyatları dolar cinsiden küresel piyasalarda altının ons fiyatı ve döviz kurlarının bileşik etkisi sonucu belirlenir. Dünya konjonktürünün de yardımıyla altın fiyatları yükselirken bir de dövizin sıçraması altına olan rağbeti artırdı. Yurttaşların tasarruflarının üretken alanlar yerine atıl bir yatırıma yönelmesine neden oldu.

14- Kamu giderek iç borçlarda eski bir alışkanlığa yönelerek dövize endeksli enstrümanlar satıyor. Geçtiğimiz hafta yapılan ihaleyle 3 milyar dolar daha borçlanılınca, toplam bakiye Murat Kubilay’ın hesaplamalarına göre 36 milyar dolara yükseldi. Böylece dövizdeki artış, iç borçların geri ödenmesini de zorlaştırmaya başladı.

Tuesday 18 August 2020

Erzincan'da koronavirüs vaka sayıları arttı acil olmayan ameliyatlar ertelendi.


Erzincan'da koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi'nce alınan karar doğrultusunda il genelinde korona virüs vaka sayısındaki artış nedeniyle acil olmayan, hayati tehlikesi bulunmayan (elektif-cerrahi) girişimlerin ileri bir tarihe ertelenmesine karar verildi.
Korona virüs vaka sayıları arttı acil olmayan ameliyatlar ertelendi
Erzincan’da korona virüs (Covid-19) salgını ile mücadele kapsamında İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi’nce alınan karar doğrultusunda il genelinde korona virüs vaka sayısındaki artış nedeniyle acil olmayan, hayati tehlikesi bulunmayan  girişimlerin ileri bir tarihe ertelenmesine karar verildi.Erzincan’da Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi’nce yeni kararlar alındı. Erzincan Valiliğinden konu hakkında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;“İçerisinde bulunduğumuz kontrollü sosyal hayat döneminde salgınla mücadelenin genel prensipleri olan temizlik, maske ve mesafe...

İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi tarafında şu kararlar alındı:

"İlimiz genelinde 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımızın pazar yerlerine, düğün merasimlerine ve cenaze törenlerine katılmalarının yasaklanmasına. Sosyal hareketliliği ve insanlar arası teması azaltmak adına taziye merasimlerinin yasaklanmasına. Düğün (gelin alma, kına vs. dâhil), nişan, sünnet düğünü ve benzeri etkinliklerin 20.00 ile 22.30 saatleri arasında yapılmasına. Düğün, nişan, sünnet düğünü ve benzeri etkinliklerde havai fişek kullanımının yasaklanmasına, ilimiz genelinde Coronavirus (Covid-19) vaka sayısındaki artış nedeniyle acil olmayan, hayati tehlikesi bulunmayan (aciliyet durumu hekim tarafından değerlendirilmek kaydıyla) elektif-cerrahi girişimlerin ileri bir tarihe ertelenmesine, belirtilen sınırlamalara uymayan vatandaşlara Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 282'nci maddesi gereğince idari para cezası verilmesine, aykırılığın durumuna göre kanunun ilgili maddeleri gereğince işlem yapılmasına, konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin Türk Ceza Kanununun 195'inci maddesi kapsamında gerekli adli işlemlerin başlatılmasına karar verilmiştir." denildi. (İLKHA)
https://ilkha.com/saglikyasam/erzincan-da-vaka-artisi-nedeniyle-acil-olmayan-ameliyatlar-ertelendi-134597

Davutoğlu o konuşmasını hatırlattı: ‏Bu iktidar İstanbul’a bakınca…

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin önceki gün gerçekleştirilen İstanbul 1. Olağan Kongresi’ndeki konuşmasını videolu bir paylaşımla hatırlattı. Konuşmasında, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul’da arazisinin olduğunu vurgulayan Davutoğlu, 
"Bu iktidar İstanbul’a bakınca bir arsa simsarı gibi kendisinden geçmektedir" ifadelerini kullandı.


Partisinin İstanbul 1. Olağan Kongresi’nde gerçekleştirdiği konuşmanın Kanal İstanbul'la ilgili kısmının videosunu sosyal medya hesabından paylaşan Davutoğlu, “Aziz İstanbul, ne yazık ki talan edildi, İstanbul'a ihanet edildi. Bugün Türkiye'de aklı başında olan herkes Kanal İstanbul projesinin Türkiye'ye ve İstanbul'a karşı bir suç olduğunu biliyor” ifadelerini kullandı.

“İKTİDAR ARSA SİMSARI GİBİ KENDİSİNDEN GEÇİYOR”

Davutoğlu, paylaştığı videoda ise şu ifadelere yer verdi:

* Türkiye'de aklı başında olan herkes bu projenin İstanbul'a ve Türkiye'ye karşı adeta bir suç olduğunu biliyor. Bu proje ile artık, binlerce yıl medeniyetlere beşiklik yapmış İstanbul olarak kalamayacağı açıktır.

 BU VANDALLIĞA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”

“İstanbul’a, tarihe, geçmişine ve geleceğine zerre saygısı olanlar İstanbul’u kadastro kafasıyla bölmezler” diyen Davutoğlu, “Bu vandallığa müsaade etmeyeceğiz ve İstanbul’a mutlaka sahip çıkacağız. Ülkenin ekonomi bakanının çevresi gidip İstanbul’da arsa kapatıyor. Bu nasıl bir aymazlık, bu nasıl bir vicdandır. Kanal İstanbul’da arsa kapatma derdine düşenin milletin derdiyle dertlenmesi mümkün mü” şeklinde konuştu.

Monday 17 August 2020

AKP ‎– ‏İSRAİL İLİŞKİSİNİN TARİHÇESİMarvi Marmara raporuna bir de bu açıdan bakın...


AKP – İSRAİL İLİŞKİSİNİN TARİHÇESİ
Marvi Marmara raporuna bir de bu açıdan bakın...

Mavi Marmara raporunun yayınlanması, rapora karşı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 5 maddelik bir B planı açıklaması, Başbakan Erdoğan’ın B ile yetinmeyip, “sırada C planı var” demesi, Erdoğan’ın Gazze’ye gidip gidemeyeceği tartışmaları ile yoğun bir İsrail gündemi yaşadık.

Durum yandaş basın tarafından “İsrail’le savaşın eşiğine gelindi” gibi sunuldu. Nitekim Erdoğan da, sonrasında “Mavi Marmara olayı aslında savaş nedeniydi” diye konuştu.

Peki gerçekte AKP İsrail ilişkileri ne durumda? İnceleyelim: 

1.) AKP 3 Kasım seçimleri öncesinde 16 Temmuz 2002’de ABD’de Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü JINSA’da temaslarda bulunarak iktidar vizesi desteği aradı ve aldı.

2.) Recep Tayyip Erdoğan Ocak 2004’teki ABD ziyareti sırasında Amerikan Yahudi Komitesi’nden “cesaret madalyası” aldı. Resmi ismi “Davut Boynuzu” olan bu madalya, dünyada ilk kez Yahudi olmayan bir isme, dahası bir Müslüman’a verildi!

AKP: FİLİSTİN TERÖR, İSRAİL ŞİDDET UYGULUYOR

3.) 30 Ağustos 2004 tarihinde AKP’li Ömer Çelik, Egemen Bağış ve Mevlüt Çavuşoğlu kapsamlı görüşmeler yapmak üzere 3 günlüğüne İsrail’e gitti. Havaalanında gazetecilerin sorularını yanıtlayan heyet, “ziyaretlerinin, ilişkileri daha da pekiştirmek için büyük önem taşıdığını” belirtti. Ömer Çelik ve Egemen Bağış bu ziyaretten önce, ABD’ye gidip Yahudi kurumlarıyla özel temaslarda bulunmuştu.

Yeri gelmişken anımsatalım: Ömer Çelik, İsrail’e bu ziyaretinin iki ay öncesinde TBMM’de konuşmuş ve “Filistinlilerin yaptığını terör, İsrail’in yaptığını ise şiddet” olarak nitelendirmişti.

4.) AKP hükümeti, İsrail ile 15 Temmuz 2004’de Ankara’da bir mutabakat zaptı imzalayarak, Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında “temel ve işlenmiş tarım ürünleri ticaretindeki tavizlerin karşılıklı genişletilmesini müzakere etme konusunda” anlaştı. Böylece AKP, İsrail’e Türk tarımını çökertme olanağı sundu!

Tarım Bakanı Mehd Eker ise sanki anlaşmayı başka bir parti yapmış gibi sesleniyor bugün Türk çiftçisine; İsrail tohumu almayın diye..

5.. AKP’li Enerji Bakanı Hilmi Güler, İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Binyamin Ben-Elizer ile boru anlaşması imzaladı. Türkiye’den İsrail’e uzanacak boru hattından petrol, doğalgaz, elektrik, su ve fiberoptik geçmesi planlandı.
6.. Fiberoptik demişken… İsrail’le sözde krizin zirve yaptığı 2010 Haziran’ında ortaya çıktı ki, pek çok devlet kurumunun internet güvenliğini de İsrail sağlıyor! Bu görevi yürüten İsrailli Check Point firmasının, 2006 yılında “stratejik ortağı” ABD’den benzeri bir iş almak istediğinde bizzat ABD Başkanı Bush tarafından veto edildiğini de anımsatalım!

AKP’NİN İSRAİL’LE 17 PROJESİ
7.. Şimdilerde çok tartışılan insansız uçak Heron anlaşmasını, Tayyip Erdoğan 1 Mayıs 2005 tarihli İsrail ziyareti sırasında imzaladı. Bu ziyarette 200 milyon dolarlık bu anlaşmayla yetinilmedi, M60 tanklarının modernizasyonu için yeni protokol yapıldı ve 17 ayrı askeri proje görüşmesi yapıldı!
Bu arada anımsatalım… Erdoğan, Davos’ta “one minute” dedikten sonra, AKP’li Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 27 Ocak 2009’da açıklama yaparak İsrail’le ilişkiler konusunda bir sıkıntı olmayacağını ilan ediyordu. Gönül, “insansız İsrail uçağı Heron’lar konusunda bir sıkıntı olmayacağının ve ilk parti Heron’ların Nisan ayında Türkiye’ye geleceğinin” müjdesini veriyordu.

AKP İÇİN HAMAS BAŞKA, EL FETİH BAŞKA
8.. Erdoğan, Filistin dostluğu değil; El fetih karşıtlığı, Hamas dostluğu yaptı. İsrail’le sözde ilk kriz sırasında bakın Başbakan Erdoğan ne diyor: “İsrail’in en yetkili ağzı, Filistin lideri Mahmut Abbas’ın tutuklu Hamas milletvekillerinin serbest bırakılmasını istemediğini söyledi”.

ERDOĞAN: ARAFAT BARIŞIN ÖNÜNDE ENGEL
9.. Dahası Erdoğan, geçmişti açıkça İsrail’i savunup, Arafat’ı da suçlamıştı. ABD’de İsrail’in eski Başbakanı Ehud Barak, ABD Kongre üyesi Jane Harmon ve şarkiyatçı Prof. Bernard Lewis ile 13 Haziran 2004’te bir panele katılan Erdoğan şöyle söylemişti: “Ben Barak'ın başlatmış olduğu barış sürecine katılıyorum. Ancak Sayın Barak'ın başlattığı süreç devam etmedi. Sayın Arafat büyük bir fırsatı tepmiştir. Eğer o zaman oturulan masadan kalkılmasaydı isabetli olurdu. Şu anki sıkıntı budur. Fakat biz yine de barıştan umutsuz değiliz. Barış süreci sıkıntılı bir süreçtir. Çile çekmeyi gerektirir ve bu mücadeleyi çile çekerek sürdürmeliyiz. 80 yaşına merdiven dayamış olan bir Arafat barışın önünde bir engel olamaz. Bu işi halklar arasında çözebiliriz”.
10.. Davos’ta sözde “one-minute” krizi yaşanırken, TBMM’de Türkiye-İsrail Dostluk Grubu üyesi 361, Türkiye-Filistin Dostluk Grubu iyesi ise sadece 60 milletvekili bulunuyordu!

Kılıçdaroğlu: ‏Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay sonrası ortaya çıkan tablo ve parti içi eleştirilere ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün millet ittifakı adayı olup olmayacağı yönündeki soruya şu yanıtı verdi: “Bu konuda bize gelen hiçbir şey yok. Olmayan bir konuda bir düşünce beyan etmemizin mantığı yok. Soru şu: Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?”

Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, CHP’yi sağa kaydırdığı yönündeki eleştiride bulunanları, “gardrop solcuları” ve “kantin solcuları” olmakla suçladı.


Bir yandan Ankara’da erken seçim konuşulurken, CHP’nin lideri, Ayasofya tartışmalarında yeterince tepki göstermemek, partiyi sağa çekmek, muhalefetin ‘tek adamı’ olmakla eleştirildi. 2023’te Cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olacağı söylentisi de bir yandan giderek yüksek sesle konuşulmaya başlandı.

Bu tartışmalar devam ederken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhuriyet'ten İprak Özbey'e verdiği röportajda merak edilen tüm soruların yanıtlarını verdi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
- Sizinle yine çok tartışmalı bir dönemin ardından buluşuyoruz. Önce kurultay, Millet İttifakı polemikleri ve tabii ki Muharrem İnce faktörü... Bir açıklama yaptınız ve iddiaları parti yönetimi olarak yanıtladınız. Muharrem İnce’yi disipline vermeyi düşünüyor musunuz?

Bu aşamada hayır.

- Peki hangi aşamada?

Partiye zarar veren hiç kimseyi partide tutmak istemeyiz.

- Muharrem İnce CHP’ye zarar veriyor mu, kime yarıyor bu kargaşa?

Bunun takdirini kamuoyuna bırakıyorum.

Olağan buluyor ve hiç öfkelenmiyorsunuz, öyle mi?

Evet, öyle. Hiç öfkelenmiyorum, kimseye kin tutmuyorum. Hatta hiç öfkelenmediğim, en ağır eleştirileri yapmış arkadaşlarımla da çalışabildiğim, çalışmaktan memnuniyet duyduğum için en yakın arkadaşlarımdan zaman zaman eleştiri de alıyorum. (Gülerek)

- Kurultayda PM dışında kalıp MYK’ye giremeyen Tuncay Özkan’a başdanışmanlık verdiniz. Sizin için neden vazgeçilmez bir partili Tuncay Özkan?

Hayır, az önce de söyledim, demokrasiyi içselleştirmişseniz, liyakate önem veriyorsanız, hiç kimse vazgeçilmez değildir. Tüm görevler ve görevlendirmeler için geçerlidir bu. Önce onun altını özenle çizeyim. Bugünkü koşullarda medya ve iletişim konularında en iyi görev yapacak arkadaşımız oydu. O çerçevede kendisine bir görev verdik. Yoksa kendisini partinin dışına itmek veya “seçilmedi” diye başka bir arayış içine girmek doğru değildi. Gördüm, çalışıyor. Ona yönelik ciddi eleştiriler yapılıyor ama o hiçbir TV kanalına çıkmıyor. Sadece işini yapıyor. Dolayısıyla arkadaşımız bu görevini sürdürecek.

Sunday 16 August 2020

Nagehan Alçı, ‏Erdoğan'ın yazlık sarayını ‎'son derece mütevazi' ‏buldu


Yandaş Alçı, 'yazlık saray' gezintisinde: Tüyler ürpertici, son derece mütevazı

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Ahlat'ta inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nü Bilal Erdoğan'la birlikte gezdi. Yandaş yazar, "son derece mütevazı" bulduğu köşkün inşa edilmesini de "kesinlikle doğru karar" diyerek savundu.

AKP'ye yakınlığıyla bilinen Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Bitlis Ahlat'ta yapılan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "yazlık saraylarından" biri diye nitelenen Cumhurbaşkanlığı köşkünü Bilal Erdoğan'la birlikte gezip gözlemlerini anlattı.
Yapının özelliklerini anlatıp övgüler yağdıran yandaş yazar, "külliye" denilen köşkü görmeden önce kendisinin de "Ahlat’ta bir Külliye gerekli miydi? Bu fuzuli bir kamu harcaması değil mi?" diye sorduğunu ancak gördüklerinden sonra "bir abartı ya da gösterişten bahsetmenin mümkün olmadığını, Ahlat’taki binanın son derece mütevazı olduğunu" öne sürdü.

Alçı'nın "Bilal Erdoğan ile Ahlat notları" başlıklı yazısında ilgili bölüm:

"Ahlat’taki Külliye Van Gölü’nün üzerinde müthiş bir konumda yer alıyor. Çok büyük algısı yaratmayan ama etkileyici bir yapı. İçeri girince bir koridor ve hemen arkasında insanın nefesini kesen bir göl manzarasına açılan bir teras… Yanlış anlaşılmasın, nefes kesen bir ihtişamdan bahsetmiyorum. Aksine sade, bilinçli bir tevazunun hakim olduğu bir yapı görkemini tabiattan alan bir güzelliğe açılıyor. Masmavi suları ile ışıl ışıl Van Gölü ayaklarınızın altında… İnsanın tüylerinin ürpermemesi imkansız… Terasın sütunlarına Selçuklu mezar taşlarının iki replikası konmuş. Aşağı inince büyük sergi ve toplantı salonu çıkıyor karşınıza. Karşılıklı duvarlar tarihteki Türk devletlerini simgeleyen kapılara açılıyor. Kapıların arkasında her bir devlet için sembolik birer bölüm olacakmış. Salon ise müze ve etkinlik alanı olarak kullanılacak. Oradan çektiğim videoyu buraya koyuyorum… Müze ve konferans salonu.

BU FUZULİ BİR HARCAMA DEĞİL Mİ?’

Maliyeti 125 milyon lirayı bulan ‘saray’a ilişkin lüks ve ihtişamdan uzak bir yapı olduğunu iddia eden Alçı,  külliyeyi görene kadar fuzuli bir masraf olarak nitelediğini fakat gördükten sonra “Buraya böyle bir devlet konuk evi inşa etmek kesinlikle doğru karar" ifadelerini kullandı.

 Alçı yazısında şunları kaydetti: 

"Ardından küçük, herhangi bir suit otel odasında görebileceğiniz bir oturma odası. Onun yanında iki küçük yatak odası ve en uçta Cumhurbaşkanı ve eşi için hazırlanan ana yatak odası… Çarşaflar ve yastıklar bile konmuş.

25 Ağustos’ta Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan burada konaklayacak. Fotoğrafları görüyorsunuz… Bir abartı ya da gösterişten bahsetmek mümkün değil… Ben son derece mütevazı buldum Ahlat’taki binayı…

Büyük şair Yahya Kemal’in tabiriyle ihtişamı sadeliğinde mahfuz bir eser bu. Peki Ahlat’ta bir Külliye gerekli miydi? Bu fuzuli bir kamu harcaması değil mi? Açıkçası bu seyahate çıkarken ben de kendime bu soruyu soruyordum ve olumsuz cevap verme eğilimindeydim. Gördüklerimden sonra çok net olarak şunu söyleyebilirim: Buraya böyle bir devlet konuk evi inşa etmek kesinlikle doğru karar.


 
Bu bina ile birlikte Ahlat turizmi kesinlikle canlanacak ve o bölgeye bir iktisadi hareketlenme gelecek. Memleketimizde büyük bir kültür mirasına ev sahipliği yapan ama adeta unutulmuş bir coğrafya ortaya çıkacak, hatırlanacak. 1,5 sene gibi kısa bir sürede tamamlanan ve 39 bin metrekarelik bir alanın üzerine inşa edilen Külliye’nin belli kısımları ziyarete açık olacakmış. Yılda en az bir kez valiler toplantısı burada yapılacak ve bazı devlet başkanları da burada ağırlanacakmış. Yani Ahlat, Türkiye’nin görünen bir yüzü haline gelecek.

Türkiye Borsası'nda 24 yıl sonra ilk kez deprem nedeniyle işlemler durduruldu.

Türkiye Menkul Kıymetler Borsası, deprem nedeniyle yaşanan yoğun satışların ardından bugün 24 yıl sonra ilk kez hisse senedi alı...